• 22 Mart 2021, Pazartesi 12:21

"Halk Eğitim Merkezlerine çok fazla görev düşüyor"

Minyatür Sanatçısı Nesibe Sözen, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Sözen, Geleneksel El Sanatlarının yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtti.

Minyatür Sanatçısı Nesibe Sözen, “Geleneksel El Sanatlarının yaşatılması konusunda, Halk Eğitim Merkezlerine çok fazla görev düşüyor. Bu sanatların yaşatılması ve çoğaltılması için. Her halk eğitimde mutlaka geleneksel el sanatlarıyla ilgili örneklerin sergilenmesi ya da bu konuyla ilgili yetişmiş hocaların bir kişi bile olsa bu bilgiliyi ve beceriyi kursiyerlere aktarması gerekiyor diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

(FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN)

Minyatür Sanatçısı Nesibe Sözen, tvDEN ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Gazeteci Emin Aydın’ın hazırlayıp sunduğu Emin Aydın’la Baş Başa’nın konuğu oldu. Sözen, Geleneksel El Sanatlarının yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirtti.

“GELENEKSEL EL SANATLARINI YAŞATMAYI ÇOK SEVİYORUM”

Pandemi sürecinde sanatsal işlere daha çok zaman ayırdığını, çalıştığını ve üretmeye devam ettiğin belirten Sözen,” Pandemide sanatsal açıdan işlere daha çok vakit ayırmamız gereken bir zaman oldu. Ben çalışmaya ve üretmeye devam ettim. Yenipazar’da kendime ait bir atölyem var zaten. Oraya ara ara gittim, kapıyı kapattım ve çalıştım. Şu anda yine atölyede çalışmaya devam ediyorum. Tabi ki yasaklarla beraber, kurslarında açılması gündeme geldi. Biraz bu konuda tereddütteyiz ama özellikle kursiyerlerimiz evde oturmaktan çok sıkıldılar. Kursların bir an öncede açılmasını istiyorlar. Bizde şu var, hem göz göze ve yan yana hem de sosyalleşme anlamında baktığımız zaman kursiyerlerimiz için inanılmaz güzel bir etkileşim oluyor. Orası artık ikinci evleri gibi, gelip gidiyorlar. Canları istedikleri zaman geliyorlar. Ben bu süreçte sıkılmadım, çalışmaya devam ettim. Özellikle evdeyken, geleneksel el sanatlarını çok seviyorum. Yani onu yaşatmayı çok seviyorum. Geçmişten gelen o değerleri, gelecek nesillere aktarmayı çok seviyorum. O yüzden atölye dışında evde olduğum günlerde genellikle perde örmeye çalıştım. Hep eskilerden bir şeyler bulup onları çıkartıyorum, yaşatmaya çalışıyorum” dedi.

“GELENEKSEL EL SANATLARINI YAŞATMAYI VE GELECEK NESİLLERE AKTARMAYI HEDEFLİYORUM”

Geleneksel El Sanatlarını yaşatmayı hedeflediğini söyleyen Sözen,” Benim en çok istediğim şey, Geleneksel El Sanatlarının yaşatılmasıdır. Yani çocuklarıma aktarabilmek, gelecek nesillere aktarabilmektir. Geçmişte bu güzellikler de varmış, demeyi hedefliyorum. Öğretebilmek, bunu aktarabilmek ve sevdirebilmek istiyorum topluma. Bunlar bizim en güzel el sanatlarımız. Her bir motifin bir anlamı var, ama ben güzel bulduklarımı çıkartıyorum. Herhangi bir anlam ifade edip etmediğini çok düşünmedim. Eskiden gelenlerin büyük olasılıkla bir anlam taşıdığına inanıyorum. Çevremden etkilenenler oluyor. Hatta bu ördüğüm perdelerin ipleri de özel, her yerde bulunan bir ipte değil. Normal dantel ipiyle örmüyorum ben bunu. İzmir Kemeraltı’nda bir yer var oradan alıyorum. Buda geleneksel türden gelen bir iplik. Bana genelde perde makinadan çıktıktan sonra birde ütü derdi var diyorlar. Çok fazla ütüye de gerek yok. İlk etapta bittikten sonra yıkayıp onu ütülüyorum Daha sonraki yıkama aşamalarında çok hafif ütüyle kenarlarını dolaştığımda yeterli oluyor” diye konuştu.

BU İŞİ YAPTIKÇA KENDİMİ DAHA İYİ HİSSEDİYORUM”

Sözen,” Bu iş çok keyif veriyor. Çok mutlu oluyorum gerçekten. Yaptıkça kendimi daha iyi hissediyorum. Daha verimli, daha üretken oluyorum. Her gün yatarken şunu soruyorum, sen bugün ne ürettin? Yani şurayı bitirmeliydim bitiremedim, burayı yapmalıydım yapamadım. Küçük yerde yaşayınca iletişim daha fazla oluyor, büyük kent gibi değil. Büyük kentte habersiz çok fazla birbirine çıkıp olmuyor. O küçük yerde kaynaşma, sıcaklık çok daha fazla oluyor. İnanılmaz güzel keyif veren, zaman çok iyi geçirmemi sağlayan işler bunlar. Gençlerin ise el işlerine ilgilisi daha zayıf. Genelde takı türü şeylere ilgi daha ağırlıklı. Gençlerde geleneksel el sanatlarına olan ilgili biraz daha az. Belli bir yaş grubunun üstündekiler daha çok seviyorlar. Bu konuda halk eğitimlere çok fazla görev düşüyor. Bu sanatların yaşatılması, çoğaltılması için. Her halk eğitimde mutlaka geleneksel el sanatlarıyla ilgili örneklerin sergilenmesi ya da bu konuyla ilgili yetişmiş hocaların bir kişi bile olsa bu bilgiliyi ve beceriyi kursiyerlere aktarması gerekiyor diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. (AYHAN BOĞATARAN) 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.

Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.