Aydın yöresi için söylenen bir söz vardır.
“Dağlarından yağ, ovalarından bal akar”
Gerçekten de yerin üstü de, yerin altı da verimli bir il Aydın.
Kullanmasını bilene tabi ki.
Bizim için söylenen bir söz vardır: ‘Su akar, Türk bakar’
Böylesine yeraltı ve yer üstü zenginliğinin altın tepside sunulduğu kaç yerleşim birimi var.
Zengin toprakların fakir bekçileri gibiyiz.
Çine de böylesine zengin ve verimli bir bölge.
Gözümüzün önünde onlarca fırsat var, ama biz nedense ya değerlendiremiyoruz, ya da kısır döngü içinde köpeğin kendi kuyruğunu yakalamaya çalışması gibi nafile dönüp duruyoruz. Kafamızı kaldırıp etrafımızda neler oluyor diye bakma zahmetinde bulunmuyoruz.
Her alanda böyleyiz.
Sporda, tarımda, siyasette, sosyal hayatta, ekonomide…
Biraz kendi kendimize haksızlık etmiş olmuyor muyuz?
* * *
Tarım…
Paşası yapılır Çine ovasında.
Binlerce dönüm tarım alanı.
Diyeceksiniz ki, kim alır-satar!
Tarımsal aletlere destek, ürüne destek, araziye destek diyerek, neredeyse dağa-taşa destekleme primi vererek, çiftçiyi tembelleştirmenin önü açıldı gibi geliyor bana bu destekleme primleri ile.
Tütün bitti, pamuk da ha bitti, ha bitecek…
Hatırlıyorum da, Karakollar ve Kahramanköy’e 1980-1990’lı yılların başlarında biber alımı için gelen TIR’ların biri gelip, diğeri giderdi. Üretim rekoltesi hala o günün rakamlarında devam ediyor mu bilmiyorum.
Yer fıstığı, mısır, lahana, marul…
Kış ve yaz sebzelerinin hemen hemen tüm çeşitlerinin yetiştiği bu topraklarda, çevre illere ne kadar ürün gönderiliyor düşünmeden edemiyor insan.
Perakende satış bir yana, toptan satış ne kadar?
Çine Belediyesi’nin Organik tarım ile ilgili çalışmalarını okudum. Bu çalışmalar üretici bazında yaygınlaştırılırsa, pazar payanının ne kadar yüksek olduğu görülecektir.
Adnan Menderes Barajı, Topçam Barajı, Akçaova Göleti ve Çatak Göleti Çine’nin tarımsal faaliyetleri için biçilmiş kaftan. Verimli toprakları ve her türlü sulama imkânı ile Çine ovasına taş diksen yeşerir.
Galiba üretmeme, çalışmama gibi hastalıklar sadece bizlere has bir özellik.
Çalışıp üreten ve sattığının karşılığını alamayana diyecek bir sözüm yok.
Son yapılan açıklamalara bakılırsa, Türkiye tarımsal üretimde dünya dördüncüsü.
Nafile, üretilen mal para etmiyorsa, gerisi laf-ı güzaf…
* * *
Gelelim spora…
Sporda neredeyiz?
BAL liginde.
Neden?
Nedeni sezon başladığından bu yana koskoca Madranspor’da yaşanan yönetim ve teknik adam değişikliğinin altında yatıyor. Sporda başarı kolay kazanılmıyor. Emek, sabır ve zaman istiyor.
Örnek mi istiyorsunuz. Özüne dönen, 24 futbolcusundan 22’si Muğlalı olan ve yaşları 20 olan Muğlaspor.
Geçen yıl son 90 dakikada uçup giden 3. Lig hayalini erteleyen, başarı ancak ve ancak yerli teknik adam ve yerli futbolcular ile gelir diyen Muğlaspor özüne döndü.
Şampiyonluk beklentisi olmayan, ama gelecekte takımın iskeletini oluşturacak bir kadro oluşturan Muğlaspor.
Galiba biz Çineliler biraz sabırsızız bu konuda. Benim bu düşüncelerimi katılmayanlar olabilir.
Hocaların hocası Metin Türel ile yaptığım bir röportajda kulüplerin kendi özüne dönmesi yönündeki açıklamaları kulüpler tarafından neden kaale alınmaz. Çine’de yok mudur Madraspor’da oynayabilecek kapasitede genç.
20 bin Çine merkez ilçede, 30 bin de köy ve beldelerde toplam 50 bin nüfuslu Çine’de çıkmaz mı 24 kişilik bir kadro.
Unutmayın, sabır acıdır, ama meyvesi tatlıdır.
* * *
Ekonomi…
Ekonomi…
Çine’nin ekonomik getirisini yazmak bana düşmez.
Rakamlar ortada.
Tarımsal gelirler 25 milyon dolar.
Madencilik geliri 80 milyon dolar.
100 milyon dolarlık bir pastadan bahsediyoruz.
Pastanın paylaşımında sorunlar olduğunu düşünüyorum. Elbette çalışan, üreten ve alın teri döken kazanacak. Fakat kazandığının ne kadarını Çine için harcıyor ona bakmak lazım.
* * *
Arif Ali Uyguç dostum geçen yazılarından birisinde hiç de ilgi alanı olmadığı halde, taşın altına elini değil de, kafasını sokmuş. Madranspor’un içinde bulunduğu durumu kaleme almış. Sana ne kardeşim spordan? Sen tarih adamısın. Heradot’u, Apollon’u, Karyalıları, Hititleri, Frikleri, Akalıları, Lidyalıları ve Persleri yaz. 1990’lı yılların başında kaleme aldığın ‘Karia’ kitabının ardından, Karia bölgesinin (Çine ayağı) önemli kentlerinin gün yüzüne çıkarılması yönünde karalasan olmaz mı?
İşimiz latife.
Yazının başlığında dedim ya, Çine’nin neyi eksik diye.
Arif Ali Uyguç gibileri eksik. Gerektiğinde kafasını taşın altına, gerektiğinde parmağını birilerinin gözüne sokacak birileri eksik.
Bu benim işim değil dersek, peki kimin işi?
* * *
Çine Belediye Başkanı Salih Dinçer’in Belediye resmi web sayfasında dile getirdiği bir mesaj var. “El birliği, güç birliği, söz birliği, dahası gönül birliğiyle…” diye devam ediyor.
Çine Belediye Başkanı Salih Dinçer’in Belediye resmi web sayfasında dile getirdiği bir mesaj var. “El birliği, güç birliği, söz birliği, dahası gönül birliğiyle…” diye devam ediyor.
Bunlardan hangisini başardı Çine?
Kaç kişi güçbirliği yaparak “Ben” yerine “Biz” diyebildi. Kaç kişi siyasi ihtiraslarını bir kenara bırakıp “Gönül Birliği” yapabildi?
Çine daha neyi bekliyor.
Zengin toprakların fakir bekçileri olarak kalmayı mı, yoksa zengin toprakların zengin sahipleri mi olmayı tercih edecek?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.