• 25 Eylül 2012, Salı 09:10

Edebiyatımızda olmayan, Yöremize ait deyimlerimiz


Hazırlayan: Arif Ali Uyguç

abdas suyu gibi (Çay için) ılık, soğumuş.
adam yerine gomag Önemsemek.
adı batasıca “Öldüğünde unutulup gitsin, sülalesinin adı bilinmesin, hatırlanmasın” anlamında bir ilenç.
adı çekilmek Bir kız ya da kadının adı çıkmak; hakkında söz söylenmek, dedikodu yapılmak.
adını gomag  Bir şeyin parasal değerini belirlemek
ağız bakmak Birinin sözüne inanmak, ona göre davranmak.
ağız dadı Dirlik, düzenlik, rahatlık, huzur, afiyet, sağlık, şenlik.
ağız dalaşı Kırıcı sözlerle tartışmak, söz kavgası.
ağız öğretmek Öğüt vermek, yol göstermek, akıl vermek.
ağız ya_şılamak Birinin söylediği sözleri alaylı bir şekilde tekrarlamak.
ağız yoklamak Birinden bir koru hakkında bilgi almaya çalışmak.
a_hı gitmek va_hı galmak Tazeliği, yeniliği, gençliği kaybolmak.
akca gavag yaprağı gibi Sözünde durmayan, sürekli sözünden dönen, düşünce değiştiren.
akda_ dönde_ etmeg Alt üst etmek, çalkalamak, karıştırmak.
aklı bokuna garışmak Bir olay karşısında aşırı derecede korkmak, ne yapacağını şaşırmak, korkuyla kontrolsüz davranışlar sergilemek..
aklınnan bi galmak Ne diyeceğini şaşırmak.
alañ talañ etmek Altüst etmek, dağıtmak, karmakarışık etmek (çevreyi).
alaşa_ etmek Yere yıkmak.
algı ve_gi Kazanç, alacak verecek.
allem etmek, gallem etmek Ne yapıp etmek, bir yolunu bulmaya çalışmak.
aneñ aneñ gadın aneñ Nasıl yaparsan yap bir sonuç elde edememek, her türlü sonuçta aynı kapıya varmak.
añsañ ayıp yutsañ böyüg Öyle bir söz ya da olay duyuldu ki anlatılsa çok ayıp olacak, anlatmayıp ta içe atılsa saklanacak gibi bir hafif sır değil, ne yapılacağı şaşırılmış.
asdarı bezinden bahalı Harcanan emek karşılığından fazla; getirisi götürüsünü geçiyor.
ası söylemek İddialı konuşmak, şart koşmak.
a_şamdan galma ta_na aşı gibi ısıdıp ısıdıp önünü gomak Geçmiş bir konuyu sıkça anımsatmak.
aşık atmak İddia etmek, yarışmak
atınan a_peyi dövüşdü_mek İki samimi insanı birbirine düşürmek, fitne sokup kavgaya neden olmak.
at üsdünden orak bişmeg Kolay olan işi yapmak, işin kolayına kaçmak.
ayan beyan olmak Hayretle sevinç arasında gidip gelmek, çok şaşırıp kalmak.
ayın oyun Bozuk düzen, karışık, karmakarışık, olur olmaz, acayip, baştan savma, gelişigüzel.
aylı günlü Gebe, doğumu yakın kadın
ayran geven Aptal, sersem, miskin, budala, beceriksiz, geveze.
ayran gönüllü Şıpsevdi.
ayranı gaba_mak Öfkelenmek, huysuzlanmak.
bacak çekişdi_mek Dedikodu yapmak, birinin hakkında sözünü etmek.
bacak gibi atmak Yüksekten, böbürlenerek konuşmak.
baldırıçıplak Yoksul, hali vakti iyi olmayan.
başı çegmek Önden gitmek, elebaşılık etmek
başına piyade Kendi bildiğinden şaşmayan, başına buyruk.
başından pay bişmek Başkasının sorununu, onun yerine kendisini koyarak değerlendirmek.
başını yimek Kendi kendinin yıkımına neden olmak.
baza_lada ağız gö_meg Çevresindeki yaşantıdan bir şeyler öğrenmek, gözlem yoluyla bir iş öğrenmek.
beldir beldir Canlı, dikkatli bakışı anlatmak için bakmak fiili ile birlikte kullanılır (daha çok çocuklar için kullanılır.)
beleñ olmag Havale denilen hastalığa yakalanmak.
benim eşe_m gancıg o_sun Tartışmada geri adım atmak, karşısındakinin iddiasını kabul eder görünmek ve adı geçen konunun uzamasından sıkılmak.
beşli Beş fişek alan tabanca, tüfek.
beşlig bozmag Dereden tepeden konuşmak, laflamak.
bi de Bir de.
bişmiş aşa su gatmag Bitmiş, olmuş bir iş için gereksiz olumsuzluklar üretmek.
bitim senesi Ürünün bol olduğu yıl.
boğaz açmak Bitki diplerindeki toprağı gevşetmek
caga satmak Gösteriş yapmak.
can taddası Göğüs kemiği.
cin böcesi gibi bağı_meg Çığlığı ile ortalığı birbirine katmak.
ciñgen to_basından düşmeg Başkasında gördüğü her eşyayı ya da yiyeceği, gereksinim duymadan istemek, bundan vazgeçmemek, sürekli yapmak.
cinneri başını toplanmag Aşırı öfkelenmek.
çakıldag gibi (Meyve için) çok fazla, sık, aşırı tutkun, verimli.
çamışlıg etmeg Hayvanın huysuzluk etmesi, şımarması
çapıt gibi Bir meyve ya da sebze ağacın normalden fazla ürün vermesi.
çarşamba çana_na dönmeg Şekli bozulmak, kırılıp dökülmek.
çatınağı ayrılmak Aşırı zorlama nedeniyle iki bacak arasının yırtılması, zedelenmesi, lif kopması.
.
çıngıl çagmag Aşırı kalabalık
çırak çıka_mak Kız evladını evlendirmek.
davını çıkasıca “Kahrolasıca” anlamında ilenç sözü.
dayımıñ dayısı yorganımıñ gıyısı Aile ilişkisi olmayan birisi, kan bağı bulunmayan. (Eş Anlamlısı: Dış kapının mandalı)
dediğim dedik, çaldığım düdük Konuya bağlı inat etmek.
deñilen yere köpeg bile siğmez Adı geçen yer çok uzak ya da çok gereksiz.
dikin tutmamag Hiçbir işte başarılı olamamak.
dilden dikiden annamamag Aşırı inatçı, söz dinlemeyen.
dili dama_ gurumag Aşırı susamak.
dilki divan du_mag Birinin emrine koşulsuz uymak.
dili çeligli Korkusuzca, çekinmeden söyleyen.
dil ucunnan Gönülsüzce.
dim dal galmak Her şeyi bitirmek, elde avuçta hiç bir şey kalmamak.
dulgarı çadırı gibi Eğreti bir şekilde yapılmış olan yapı vb. şeyler.
dügganı yanmış ciñgen ga_sı gibi bağı_mak Çok yüksek sesle, çığlık çığlığa bağırmak.
düñür evinde bohca çözmek Olmadık, uygunsuz olan yerde, ailenin gizli olan, başkalarının duymaması gereken sırrını açıklamak.
dünya yansa el gada_ hasırı olmamak Umursamaz olmak, hiçbir şeyi sorun etmemek.
efden püfden Dayanıksız, derme çatma, ciddiyetsiz yapılmış ya da yalan yanlış, asılsız
egmeyi yanında se_tine gidmeg Kendi emeği ile bir iş yapmak ama para kazanamamak, karşılığını alamamak.
el gibi atıp yel gibi yutmag Yemeği acelece yemek.
eli bö_ründe Kimsesiz, yalnız kalan, boynu bükük insan.
elim hamı_ ga_nım aç İş yapıp karşılığı alınsa da bir kar elde edilememesi.
el pençe divan du_mak Birinin karşısında saygı ile durmak, emre amade olmak.
e_ri yerini içine do_ru yerini dışına geti_meg Çevreye mahcup olmamak için bir işin ya da olayın yanlış olan yerini ya da şeklini örtmek, gizlemek.
esip yağmak Bağırıp çağırmak, kötü sözler söylemek.
eşegde paldım, ben seni aldım Bir şeyi sorup soruşturmadan, bilip bilmeden yapmak, Araştırmadan, olup olmayacağına bakmadan yapmak.
eşe_ñ aklına ka_pız gabı_nı geti_meg Kişinin akılda olmayan ama anımsandığında istemese de yapmaktan vazgeçemeyeceği bir şeyin anımsatılması.
feleğiñ sı_tından gu_ban kesmeg Çok az masrafla ya da hiç para harcamadan kazanç getiren bir iş yapmak ya da emeksiz kazanç elde etmek.
foyası meydana çıgmag Kişinin yaptığı gizli, saklı işlerin ortaya çıkması.
gadirlik olmak Boşa gitmek, telef olmak.
ga_le etmek Umursamak.
ga_nıñda çameşi_ yı_kımeg Aşırı içecek tüketen birine söylenen bir abartı sözü
gara tavug bo_tag ne huruseg o_tag Yaptığımız işte kar ya da zarar, ne olursa birlikte, anlamında.
gel git akıllı Bir düşünce üzerinde karar veremeyen; verdiği kararı kısa süre sonra beğenmeyip yeni bir karar veren.
gıdım gıdım Azar azar
gır atıñ yanındı duran ya huyundan ya tüyünden İnsan kiminle arkadaşlık ederse onun davranışlarından esinlenir, aynı davranışları sergilemeye başlar, anlamında.
gögden zembilnen inme Nadir bulunmak, önemli olmak.
gözgulag olmag (Bir şeyi) gözetlemek, koruma altına almak.
göz haggı Görülen, göz önünde olan bir şeyde gözü kalmak, heveslenmek.
gözleri velfecir okumag Aşırı uyanık, hileci görünmek.
gözü bele_meg Öfkeden ne yapacağını bilememek.
gözü gızarmag İradesine hakim olamayacak kadar öfkelenmek.
günahı obalı boynuma Günah, suç yüklenmek.
hapa hapaya gelmek Karşı karşıya, yüz yüze gelmek, karşılaşmak.
haşat olmag Kırılmak, parçalanmak, ezilmek, darmadağın olmak.
horu kısdı_mag Ustalığını, becerisini kullanmakta naz etmek.
ılbı_da gibi dolaşmag İnce, saydam, mevsimine uygun olmayan şekilde giyinmek.
ibikliye dellal etmeg Duyulmamamsı gerekirken bir sırrı herkese duyurmak.
içinden i_neli Düşündüklerini söylemeyen, içten pazarlıklı, fesat kişi.
iki ucunu (yakasını) bi areya getirememeg Bir türlü başarı sağlayamamak.
imam evinden dığan, hatip evinden soğan, bişi_ bişi_ yi Sinan Yokluğu anlatmak için kullanılır.
imam eklemesi; İç güveysi
imamın gayığına binmeg Ölmek..
ireng etmek (1) Yemeği salça ve biberini koyarak renklendirmek
ireng etmek (2) Eziyet etmek.
itiñ aya_nı daşdan mı sakınıyoñ Gidip gelip dursun, ha it ha o, yorulacağını mı düşüneceksin.
it iti buyuru it guyru_na Birine bir iş buyurursun, o gider, buyurabileceği bir başkasını, bir astını bulur, ona buyurur anlamında.
kapak atmak Büyükbaş hayvanın iki yaşına girmesi.
kendi bokuna çıbıg dikmeg Kendi işini kendisinin yapması.
kendi eşe_ñnen de_mana gitmek Az çok parası, malı olmak; malı mülkü kendine yetmek, kendi işiyle uğraşmak, başkasının işinde çalışmamak.
kendi işiniñ ustası el işiniñ hastası Becerisi olmak ve başkalarının işleriyle uğraşmaktan keyif almak ama becerisini kendi işinde kullanmamak.
kıçına çakal yapışmış gibi bağı_meg Çığlık çığlığa, gereksiz yere bağırmak, çevreyi gereksiz yere meraklandırmak.
kıpı_ sapı_ edmeg Kımıldayıp durmak, boş yere zaman geçirmek, bir iş yapmadan yapmaya çalışıyormuş gibi göstermek.
kırık derik Ufak tefek, döküntü, işe yaramaz ev eşyası.
kırk develi yörük o_lu gibi kaykılmeg Hiç bir şeyi umursamadan yan gelip yatmak.
köpeğiñ cingeni sa_dığı gibi sa_mag Şansı çok iyi olmak.
köpeg gözünden bahar almaz Bakmakla bir şey olmaz. (Erkeklerin kadınlara bakmaları durumunda söylenir.)
Kö_lük yapmak Kıskandırmak, nispet etmek, inat etmek.
marangoz keseri gibi Bencil, kendi çıkarı yönünde işleri ayarlayan.
mehel gö_meg Yaraşır, uygun görmek.
mırın gırın etmeg İsteksiz davranmak, belirsizce reddetme eylemi göstermek.
ne gadı gayıp Ne olur ne olmaz, belli olmaz.
ne oldum delisi olmak Sahip olduğu değerin yükünü taşıyamamak.
nevrili dönmek Şaşırmak, şaşkınlaşmak.
oca_na incir dikmek Yuvasını dağıtmak, ailece kötülük yapmak.
oğlan büyüden olmak Küçük erkek çocuklarının tökezlemeleri, düşmeleri durumunda kaldırırken onları avutma sözü.
ona bağlı eşek emanet edilmez; Güvencesiz, güvenilmeyen insan.
onuñ go_ladı_ geçi o_mandan çıgmaz Onun elinden bir şey gelmez, o hiç bir şeyi doğru dürüst yapamaz, beceremez, bitiremez. Ona güvenip de bir iş vermek yanlışların en büyüğüdür, anlamında.
osuru_nu sapan daşı tutumumeg Korkuyla, can havliyle kaçmak, çok hızlı koşarak uzaklaşmak.
ödü bokunu garışmeg Korkudan ne yapacağını bilemez duruma gelmek.
ömü_ dö_püsü Adeta yaşam boyu uğraşılmış gibi uzun ve yorucu olan iş, uğraş.
öñ aşı soğumak Acele etmek, sabırsızlanmak.
önüne gün germek Bir gün sonraya ertelemek istemek.
örüme çekmek Davar sürüsünü gece otlamaya götürmek.
özü baymamak Acıya dayanamamak, yapmaya ya da bakmaya cesaret edememek, kıyamamak.
palaz pandıraz Eskili püskülü, pejmürde.
sakızgan yımıtası yemiş gibi Durmadan, olur olmaz konuşmak.
sapgın tezgin Rastlantı sonucu gelen, olan.
sebat etmek Özümsemek, idareli kullanmak.
se_tin yağı gibi üsde çıkmak Hiçbir suçu kabul etmemek; yalanla, dalavereyle suçtan kurtulmaya çalışmak, haklı çıkmaya kalkmak.
sökün etmek Birdenbire görünüp arkası kesilmeden gelmek.
suya girinmeg Banyo yapmak, suya girmek, yıkanmak.
su yürümeg Ağaçlar ilkbaharda yeşermek, canlanmak.
südü sümüğü bozuk Soyu sopu bozuk, belli olmayan ya da aile geçmişi iyi değil. ( Burada sütten maksat anne toprağı, sümükten de maksat babanın dölü olmalı.)
süt emişmek Süt kardeşi olmak
şakı şelleñ Şaka olarak yapılan davranış, durum.
şamşark olmak Bir olay herkesçe işitilmek.
şapdan şeke_den annımaz Bildiği, uzmanı olduğu, becerebildiği bir iş yoktur; cahildir ve beceriksizdir. (Eşanlamlısı; Laftan annımaz, kenefe müdür olmuş.)
şeytan düğünü Kasırga, bora.
şeytanıñ a_ka ayağı Akıllı, kurnaz (çocuk için).
tabiciniñ ga_sı İddiacı, ukala.
tavığı kümesinnen baza_lıg edmeg Erkeğin karısının ailesi ile ilgili işleri kendi üzerine sorumlulukmuş gibi görmemesi, üzerine görev saymaması.
tebdili şaşmag Ne yapacağını şaşırmak.
tepi taglag gidmeg Düşüp yuvarlanmak ve ya iflas etmek.
tezgin olmak Bulunduğu yerden ya da sürüden ayrılıp uzaklaşmak (insan ya da hayvan için).
tingil tepe Zirve, alanın en yüksek yeri.
turpuñ böyü_ he_bide Şu ana kadar gördüklerin de bir şey mi, işin yapılacak olan zor yanı arkada, yeni başlayacak anlamında söz.
ucu ucuna Kıt kanaat, zar zor.
ulam ulam Akın akın, yığın yığın.
ununu eleyip ele_ni asmag Yaşının ilerlemesi nedeniyle ya da yaptığı işi artık bırakma, son verme zamanı geldiğine inanma nedeniyle her şeyden elini ayağını çekmek.
uzun oturmak Yarı yatmış durumda oturmak.
ümüğüne basmak Zayıf yanını bularak üzerine gitmek.
üsdüne yatmak Aldığını vermemek.
üzüldü_ ye_den kopmak Bu işle ben baş edemeyeceğim, ne olursa olsun; yapar geçerim, anlamında.
va_li vakidsiz Olur olmaz zamanda.
verip verişdi_mek Ağzına geleni söylemek.
vıdırıg gıdı_meg Ortalığın kasıp kavurmak..
yabana atmak Önemsememek.
yabana gitmek Boşa gitmek.
ya_lı yavan gonuşmak Gereksiz, boş yere konuşmak.
yal yidiği çanağa sıçmag Nankörlük etmek.
yapmadı_nı gomamak Elinden gelen her türlü kötülüğü yapmak.
yarenlik etmek Söyleşmek, birlikte eğlenmek, yol arkadaşlığı yapmak.
yasak savmak İstemeden de olsa üzerine düşeni yapıp kurtulmak.
yayan yabıldag Yaya ve donanımsız olarak.
yayleñ çanakdan yal yemek Çalışmadan, emek harcamadan, birilerine yamanarak yaşamayı ilke edinmek.
yemeyip içmeyip yetişdi_meg Duyduğunu ayrıntısı ile, kısa sürede, hayati bir önem taşıyormuş gibi gidip anlatmak.
yılan ene_ni gaybetse bulamamak (İç mekanlar için) Her şeyin her yerde atılı olması, karmakarışıklık.
yo_gun a_gın Çok yorulmuş şekilde.
yok yoğsul Geçim darlığı içinde olan.
yolgeçen hanı Girenin çıkanın belli olmadığı yer.
yüreği ka_kmag Kıskanmak, çekememek.
yüzgöz olmak (Makam, mevki, yaş açısından) Eşit gibi davranarak saygı sınırını aşmak.
yüz tutamağı Yardıma karşılık teşekkür için verilen armağan.
zama_nıñ behrinde Bir zamanlar, o zamanlar, fi tarihinde, anlamında söz.
zıvanadan çıkmak Delirmek, sabrın iyice taşması.

(BU ÇALIŞMA ÇİNE BELEDİYESİNİN KATKILARIYLA HAZIRLANMAKTADIR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.

Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.