• 31 Ağustos 2012, Cuma 12:57

Atalarımızın Ağzı olan Öz Türkçe bir ağız: Aydın Ağzı

Hazırlayan: Arif Ali Uyguç
Kent Arşivi: 31

YAZIMI OKURKEN İZLENECEK YOL
a- ( _ ) işareti: Sözcüğün arasında uzama sesi olan alana ( _ ) işareti konulmuştur. Örneğin; “O çocu_nan aynı evdi galce_siñ, eyi de anneşibilce_miñ bakalım?”  Sesten sonra konulan (_) işaret, işaretten önceki sesin uzatılacağını anlatmaktadır.

b- ( ñ ) sesi: Nazal, (genizden çıkartılar) “n” sesini gösteren bu ses yazım dilimizde kullanılmamaktadır. Ancak bu sesin Aydın Ağzı’nda kesinlikle kullanılması gerekmektedir. Aydın Ağzı’nda “deniz” söylenişi “deñiz” olarak çıkar. Ses farklılığının yanı sıra nazal ( ñ ) sesi sözcükte anlam değişikliğine de neden olur. Örn: “A_şam gelce_sen... “ Burada gelecek olan üçüncü tekil kişidir; “Akşama gelmeyi düşünüyorsa...”  anlamında bir söylemdir; diğer yandan “A_şam gelce_señ...” söyleminde gelecek olan kişi ikinci tekil kişidir. “Akşama gelmeyi düşünüyorsan... “ anlamında bir söyleme dönüşür. Bundandır ki nazal “ñ” Aydın Ağzı’nın vazgeçilmez sesidir.

8- Aydın Ağzı’nın içine yerleşen, ağızla birlikte kullanılmaya başlanan yazım dilinin vazgeçilmezi sözcükler süreç içerisinde söylenişte farklılıklar göstermiştir. Örneğin; Elektrik ; Alentirik, Kalem ; Galem, Defter ; Defde_ vb. Bu örneklerin binlerce çoğaltılabileceğinin bilinciyle çalışmada benzer sözcüklere yer verilmemiştir.

9- Sözcükleri tümce içinde kullanırken aynı tümcede ikinci ya da üçüncü bir yöresel sözcük kullanıp okuru zora sokma-maya özen gösterdik. “Necebo_sa curuleşesi_ gada_ eñse adceñ ende_ gaynagmanıñ altına, gıdım gıdım at, ölçerip du_ma başında” gibi, sözcüklerin çoğunluğu yerel ağız olan tümceler kurmadık. Bunun okuru sıkacağını düşündük.

10- Sözcükleri tümce içerisinde kullanırken genellikle kırsal kesim kullanım araçlarını seçtik. Bunun nedeni sözcüklerin hala o yerleşimlerde düzenli olarak kullanıldığını bilmemizdir.

11- Son olarak; sözcükleri tümce içinde kullanırken bazen değiştirdik. Bir tümcede “pamıg” dediysek diğerinde “pamık” dedik, birinde “başag” olan diğerinde “başak” oldu. Bunu bilinçli olarak yaptık. Bunun nedeni derleme alanının genişliğidir. Koçarlı kırsalında kullanılan sözcük, Bozdoğan’da farklı bir söylemle karşımıza çıktı. Bu söyleyiş şekillerinin tamamına burada yer vermemiz olası değildi. Bu farklılıkları kurduğumuz tümcelerin içine yerleştirdiğimiz sözcüklerle yansıtmaya çalıştık. Çalışılan alanın genişliği nedeniyle bu kaçınılmazdı.

12- Birçok sözcüğü tümce içinde kullanmaya çalıştık. Bunu yaparken sözcüğün kullanıldığı alanlardaki yaşamı, kullanılan alanı göz önünde bulundurmaya çalıştık. Bazı sözcüklerin içinde bulunduğu tümceler derlemecinin derlemeyi yaptığı zaman diliminde yaşanmış şekil, söz ya da anıdır. Örneğin, tomafil sözcüğündeki tümce; “Tomafil deseñ de olu_ vasayıt deseñ de, nahal o_sa avludu ikisi de yog anasını saten.”dir. Bu tümce Karpuzlu Tekeler Köyü’de demircilik yapan bir gençle konuşurken onun kurduğu bir tümce. Çalışmada buna benzer bir çok örnek bulunmaktadır.

13- Bazı özlü sözler, atasözleri ve deyimler içinde yaşadığımız toplumun sosyo ekonomik ve sosyo psikolojik yapısına uymayabiliyordu. Bunların yer almaması mı gerekiyordu yoksa yazılması mı? Bunun üzerinde çok düşündük ve tartıştık konuya duyarlı dostlarla. Sonunda halkın kullandığı sözlerdi bunlar ve yazılmalıydı. Değiştirmeden, olduğu gibi yazıldı. Onların açılımını yaparken de halkın söylemeye çalıştığı gibi açıkladık. Doğruluğunu onaylasak da onaylamasak da halk kullanıyorsa saygı duyduk ve olduğu gibi yazdık. Bu tümceleri onaylayıp onaylamadığımızın şekli ise bizde saklıdır.

AYDIN AĞZI SÖYLEYİŞ ÖZELLİKLERİ
Aydın Ağzı incelendiğinde yazı diline göre belirgin farklılıklar gösterdiği gözlenir. Bunu duyduğumuzda da anlayacağımız gibi yazıldığında da karşımıza net şekilde çıkacaktır. Bunları ünlü ünsüz değişim, ikizleşme, vb. ayırım yapmadan düzensiz olarak aşağıda size anlatmaya çalıştık.
a) Değişimler:

1= k - g değişimi. Bu değişim Aydın Ağzı’nın vazgeçilmez değişim şekillerinden biridir. Sözcük başlarında, ortasında ve sonunda bu değişimi gözlemleyebiliriz. Kuru - guru, bakmak - bagmak, basık - basıg gibi.

Ayrıca eylemden sıfat türeten -kın, -kun, -kün eklerinde “k”ler genellikle “g” olarak değişir; Pişkin - bişgin, taşkın - daşgın gibi.

Eylemden ad türeten -kı, -ki -ku, -kü eklerindeki “k”ler “g”ye dönüşür. Açkı - açgı, etki - etgi gibi.

2= t - d değişimi. Kalın ya da ince, hangi heceyle başlarsa başlasın kuralsız olarak bir çok sözcüğün başındaki “t” - “d” ye dönüşür. Taş - daş, testere - desdire, teyze - de_ze gibi.

3= p - b değişimi. Fazla gözlenmese de sözcük başındaki “p” harfi “b” harfine dönüşür. Parmak - ba_mag, pazar - baza_ gibi.

4= ç - c değişimi. Fazla gözlenmese de sözcüklerdeki “ç”ler “c”ye dönüşür. Çizme - cizme, çıplak - cıbıldag, sütçü - südcü gibi.

5= ç - ş değişimi. Bazı sözcüklerdeki “ç”ler “ş”ye dönüşür. Üç -üş, kaç - gaş, saçma - saşma gibi.

6= f - h  değişimi. Az da olsa bazı sözcüklerdeki “f”ler “h”ye dönüşür. Fol - hol, folluk - hollug gibi.

7= f - v değişimi. Yine az da olsa bazı sözcüklerdeki “f”ler “v”ye dönüşür. Mustafa - mısdıva’da olduğu gibi.

8= f - h değişimi. Sözcük başlarındaki “f”ler bazı durumlarda “h”ye dönüşür. Firdevs - hürdes, fadime - hadime gibi.

9= n - ñ değişimi. Sıkça görülen bu değişime sözcük başında asla rastlanmaz. Sözcük içindeki değişimlerde sözcük başkalaşım ve kısalma da görebilir. Deniz - deñiz, belen - beleñ gibi.

10= r sesi. Aydın Ağzı’nın değişikliğini bu sesle net şekilde görürüz. Sözcük başlarındaki “r”ler kesinlikle yutulur ya da yerine başka bir ses getirilerek söylenir. (Kaldı ki derleme süresince “r” sesi ile başlayan kelimeye rastlanmamıştır.) Ramazan - ı_mızan, raziye - ıraz, recep - erceb gibi.

11= j sesi. Yine derleme süresince “j” sesiyle başlayan sözcüğe rastlanmamıştır. Türkçe’ye dışarıdan katılan bazı sözcükler de değiştirilmiştir. Jandarma - çenderme, jilet - cilet gibi.

12= Aydın Ağzı yabancı kökenli sözcükleri kendi ağız biçimine uyarlamış, sözcüğün kalıbına bağlı kalmamıştır. Bunun binlerce örneği vardır. Bu, bu ağzın kendi kökünü bozmadığını, koruduğunu gösterir. Pantolan - pontul, çark - ça_g, dükkan - düggan, bakkal - baggal, hafız - ha_vız, kereviz - gerneviz, motor - motu_, traktör - diregdo_, film - filim, tren - tiren, lüks - lüküs, teyp - teyib, elektrik - alentirig gibi. ( “Söylemek zorundaysam onların söylediği gibi değil kendi ağız şeklime sokar öyle söylerim” mi demek istemişler onu bilemiyorum.)

13= Sözcük sonunda, kökün bir parçası olan ve “ğ” ile başlayan açık ses düşer ve sözcük sonu yuvarlaklaşır. Aşağı -  aşa_, yapağı - yapa_ gibi.

14= Sözcük sonlarındaki “r” sesi kesinlikle kaldırılır ya da zorunlu görülürse bir sesliyle zenginleştirilir. Bakır - bakı_, geliyor - geliyo_ gibi.

15= Aydın Ağzı’nda isimden isim yapma eklerine pek dokunulmaz, ağzın yapısı bakımından bazı sesleri yutar ya da başkalaştırır ama olduğu gibi söylemeye çalışır. Ben-eg, sol-ag, top-ag, gen-el, el-ceg, çabı-cag, beri-ki, demin-ki, a_şamleyin, dogdur-lug gibi.

16= Aydın Ağzı’nda fiilden isim yapma eklerine de pek dokunulmaz. Aça-cak, içe-cek, büyüt-eç gibi.

SONUÇ;
Aydın Ağzı’nın genel şekliyle özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

a) “r” ve “k” seslerini sözcük başında, içinde ve sonunda kullanmamaya özen gösterilerek sözcükleri yumuşatır.

b) Sözcük sonlarında yuvarlaklaşma gözlenir.

c) Yabancı sözcükleri bünyesinde barındırma zorunluluğu varsa bu sözcükleri kendi şekline sokar.

d) Türkçede bulunmayan “h” sesini sözcük içinde kullanmamaya özen gösterir. “j” sesini ise kesinlikle kullanmaz.

e) Sözcükleri kısaltır. Burada bir açıklama yapma zorunluluğu doğmaktadır; “Kısa kes Aydın havası olsun” diye halk arasında yanlış kullanılan bir söz vardır. Böyle bir söz yoktur. Onun aslı “Kısa kes Aydın abası olsun” dur. Efe giyimiyle ilgili bir sözdür. Hatta bu giyim yüzünden Osmanlı ile efelerin 19. yy. ortalarında başlayan ve uzun yıllar süren korkunç çekişmeleri gözlemlenmiştir. Aydın Ağzı’nın sözcükleri kısaltma eğiliminin bu sözle bir ilişkisi yoktur.

f) Aydın Ağzı’nda diğer ağızlarda olduğu gibi argo tümcelere, sözcüklere sıkça rastlanır. Bunların birçoğuna burada yer verilmiştir. Çünkü bu tümcelerin anlattıklarını, aynı ağırlıkta anlatabilecek başka yöresel tümcelere rastlanmamıştır.

g) Sert ünsüzlerde olabildiğince yumuşama eğilimi vardır.

Son olarak şunu söylemeden geçemeyeceğiz; Aydın Ağzı ve Güzel Türkiyemin diğer yörelerinde kullanılan ağızlarda yabancılaşma olabildiğince azdır ve Türkçenin aslına ve asıl kalıbına uygun şekil korunmuştur. Bunu, kırsala çıksalar, dilbilimciler de göreceklerdir.

Yöremiz Atasözleri
acım diyenden değil, tokum diyenden kork İsteğini, arzusunu belli eden tehlikeli değildir. Asıl tehlikeli olan ne istediğini belli etmeyendir. Başka şekliyle; aç insanın önüne ne koyarsanız koyun, geri çevirmeden yiyecektir ama tok insan ağız burun kıvırarak tüketecektir.

adamıñ alcası içinde, hayvanıñ alcası dışında Hayvanın rengi dışında, insanın rengi, yani düşüncesi içindedir. Burada insanı hayvandan daha aşağıda bir yaratıkmış gibi değerlendirmemek gerekir, sözün öyle bir şekli yoktur.

adamıñ dediği ye_, eşeg düşen deresi Çok sapa, uzak olan yer.

adam sandım şableya selam ve_dim Kişiliği olmayan, adam yerine konulmayacak birine değer verip onunla hoş sohbet etmek ve bu ilişkinin sonunda pişman olmak.

adamıñ (kocanın) yemeği meydanda, evladıñ yemeği zindanda Her ne kadar evladı da olsa kapısına varıp bir lokma ekmek istemek hakkını insanın kendinde bulması zordur, oysa kocanın getirdiği elinin altındadır ve istediği şekilde değerlendirebilir.

ağaca çıkan geçiniñ dal dal gezen o_la_ olu_ Kişinin huyu, davranış şekli çocuğuna da geçer.

ağzı açığıñ malını gözü açık yirmiş Eline geçen fırsatları değerlendiremeyip başkalarına kaptırmak, elindeki olanakları değerlendiremeyip başkalarının o değerlerden kar etmelerine seyirci kalmak.

akıllı eşe_mi deli sıpeya değişmen Deneyimin yerini hiçbir şeyin tutamaz; genç ve güçlü ama deneyimsiz biriyle birlikte iş yapacağıma, gücü az da olsa deneyimli biriyle çalışmak isterim.

alçak eşe_ binmesi kole_ olu_muş Kişi sessizse, kendi çıkarlarını, zamanını korumaktan acizse, iyi niyetli görünüyorsa onu kullanan çok olur.

alışmadıg kıcda don du_maz İyi olan ya da kötü olan bir şey, bir nesne, bir makam ona alışık olmayan kişiye yakışmaz, herkes sahip olabileceği, taşıyabileceği değeri elinde tutmalı, tutmaya çalışmalı; değilse kısa sürede kişinin elinden çıkar gider ve ona sahip olamaz.

ana evi bahar evi goca evi gahır evi Ana evinde işi canın isterse işlersin, sorumluluk aile içinde bölüştürülmüştür ve sen işlemezsen işleyecek bir başkası bulunur ama koca evinde her işi yapacak olan sensindir, o nedenle kahırlıdır, dertlidir.

analı guzu yarda oyna_mış, anasız guzu yerde Ana, baba gibi büyüklerin olduğu yerde insan kendini arkalıklı hisseder ve biraz daha özgür, güvende ve dikkatsiz olabilir ama ebeveynlerin olmadığı zamanlarda ve yerde kişiyi koruyan kişinin kendisidir ve arkalığı yoktur, o nedenle dikkatli olmalıdır.
arpıdan da un olu_ emme yufgası açılmaz Her un yufka açmaya yaramayacağı gibi her işi biliyorum diyen de adı geçen işi doğru dürüst yapamaz.
ayıya govan inanılmaz Görev verilen kişinin o işi yapmada usta olması gerekir, beceriksiz ve usta olmayan birine iş verilirse o işi yanlış ve zararına yapacaktır ve onulmaz zarar verecektir.

ayıya oynu demişle_ dokuz çadırı yıkmış Sakar birine buyurulan işin sonrasında ortaya çıkacak yanlış aslında bilinmelidir.

başını dolu yağan dünyayı sel götürüyo sanı_mış Uğradığı bir zararı gözünün önüne getirdiğinde herkesin başına benzer zarar geldiğini, onların da aynı kötülüğe uğradığını sanmak.

bekara garı boşamak goley geli_miş İnsanın başındaki dertten kurtulmak için harcayacağı çaba bilinçli olmalıdır, hayalden çözüm bulmak sonuç vermez.
bi deli_ çok işe_señ koka_ Bir konunun üstünde fazla durulduğu zamanlarda ya da bir uyarının sürekli yapılması durumunda sonucun kötü olacağını bilmek gerekir.

boccada gumaş esgimez Kullanılmayan eşyanın eskimeyeceği gibi ev ve tarla işlerinde çalıştırılmayan kadın ya da çocuklar da yıpranmaz, ihtiyarlamaz.

boglu sidigliği gına_mış Kendi onulmaz yanlışına, kötü davranışına bakmadan başkasının daha küçük yanlışını söz konusu etmek.

bosdana dadanan eşe_ñ guyru_ gula_ olmaz Suçu işleyen bir hayvanın şekli belirlense de kime ait olduğu ortaya çıkmaz, ona sahiplenen olmaz.
boş dereye daş atılmaz Aç olunduğu zamanlarda bir şey içilmez, yenilmez. Bunun için baskının anlamı yoktur

bulan sevinmez, kaybeden üzülmez Yaşlılar için söylenen söz
canı yanan eşeg atı geçe_miş Bir işten ağzı yanan kimse aynı kötü duruma düşmemek için yeni bir işe başlarken ya da bir şey yaparken aşırı önem gösterir.

cinsdi_ çeke_ bogdu_ koka_ Kişinin kötü ya da toplumca onaylanmayan bir davranışı görüldüğünde, onun davranışına açıklık getirmek için aileden aynı şekilde davranan bir büyük örneklendirilerek davranışı, onu yapan kişiyle örtüştürmek.

çalıyı dolanmeg köpeğe dalanmegden eyidi_ Bulunduğumuz ortamda ters giden, huzursuzluk, rahatsız edici şeyler varsa ve sonrasında tartışma çıkacak gibi görünüyorsa oradan hemen uzaklaşmak gerekir.

çingene çingeneye çatmayınca kasnak boğaza geçmezmiş Gösterilen gücün karşısına aynı oranda bir güç gelmedikten sonra eşitlik sağlanmaz.
domuzdan toklu doğmaz Kişiliği kötü olan birinin yetiştirdiği çocuk ondan farklı olmaz, kendisi gibi kişiliksiz olur.

düğün elinen, harman yelinen Hangi işi yaparsan yap mutlaka yardım isteyeceğin birileri olacaktır. Kimse konu komşusuz olmaz, yaşamaz.
düğün eviniñ aşçısı, ölü eviniñ yascısı Her işe burnunu sokmak, her işi yapmaya çalışmak.

e_keg köpegden yara e_sig olmaz Yara bere nedeniyle genellikle erkek çocuklarının yaramazlıkları sürekli gündemdedir, onlar kız çocukları gibi sakin eğitimli değillerdir, haşarıdırlar. O nedenle düşer kalkarlar, yaraları bereleri eksik olmaz.

el eliñ eşe_ni ıslıg çalı çalı ara_mış Üzerine görev görmeyen birine iş söylenirse o kişi o işi baştan savma ya da umursamazca yapacaktır, onun yapılmaması durumunda gelebilecek zararın o kişiyi ilgilendirmediğinden umursamayacaktır.

el elinnen ilan tutulu Başkasına ait bir araç, gereci kişi kullanırken fazla özenmez, kendi malı gibi dikkatli kullanmaz, önemsemez ve bozulduğunda umursamaz.

el eli yursa el yüzü yur Biri gerekli olduğu bir zamanda birine yardım ederse, diğeri o zaman yardım edenin işi olduğunda yardım edecektir, değilse karşılıksız olursa yardım olmaz.

eşeg eşe_ ödüş gaşırmış Birinden bir yardım görüldüğünde onun karşılığını yardım olarak vermek gerekir ki bunun uygun olanı da odur.
eşe_ñ guyru_nu galbalıgda kesme, kimi kısı de_, kimi uzun İnsanlar üzerine görev olmayan işlere burnunu sokarlar, o nedenle kritik kararları verirken sorumlu ya da yakın kişilerin dışındakilerin bilmesine gerek yoktur, olmamalıdır.

gancıg köpeg guyrug bulumudan e_kek köpeg a_kasından gidmez Erkeğin kadına gösterdiği ilgi aslında kadından kaynaklanır, kadının yüz vermesi olayın o şekle gelmesine neden olur; o nedenle asıl suçlu kadındır.

gatıra bubeñ kim demişle_ at dayım olu_ demiş Aslını inkar edercesine ya da içinde bulunduğu durumu daha değişik, değerli şekle sokmak istercesine söylemek, geçmişini yanlış yansıtmak ya da gizlemek.

geçiniñ yimediği ot başını a_rıdı_mış Alışık olunmayan bir işin yapılması ve bu işin ters gitmesi ya da olamaması nedeniyle duyulan rahatsız.
gelin gayınnanıñ topra_ndan yaradılı_mış Gelinin davranışlarıyla kaynananın davranışlarının bir süre sonra aynı şekle sokulduğunun görülmesi nedeniyle söylenmiş bir söz olsa gerektir.

geviş olmudan seviş olmaz Nişanlılık döneminde oğlan evinin kız evine hediye getirmesi gerekir. Yiyecek bir şeyler getirilmeli ki gönüller karşılıklı olarak heyecanlı kalabilmelidir.

gögcül ga_ga belanıñ bir altından geçe_miş bir üsdünden Yaşamı kavgasız belasız yaşamanın yolu, kimsenin üçüne beşine karışmamak, kimseyle dalaşmamaktır. Kavgasız gürültüsüz yaşamak mutlu olmanın bir başka yoludur.

imam evinden aş, ölü gözünden yaş çıgmaz İmamların cimriliğini anlatmayı, ölü gözünden yaş çıkmayacağı gerçeğiyle pekiştiren ve bu gerçeği birinin cimriliğini anlatmak için kullanılan söz.
imam evinden dığan, hatip evinden soğan, bişi_ bişi_ yi Sinan Yokluğu anlatmak için kullanılır.

keçiniñ uyuzu başpınara su işmeye gide_miş Varlığı, makamı, mevkisi olmamasına ya da uymamasına rağmen kendisini yukarılarda gören, kendisinden yüksek mevkideki kişilerin davranışlarını sergileyen, aşağılık kompleksi olan kişi.

kız anadan öğreni_miş sofra yazmayı, oğlan bubudan öğreni_miş sokak gezmeyi Kız çocuğu öğreneceklerini anasından, oğlan çocuğu da öğreneceklerini babasından öğrenir. Çocuk büyüklerinden ne gördüyse onu yapar.

köpeg gözünden bahar almaz Bakmakla bir şey olmaz. (Erkeklerin kadınlara bakmaları durumunda söylenir.)
köpeg ne_ne taggeya, tiñgilde_ken düşürü Değerinden fazlasına sahip olan ve bunu koruyamayan kişi.

leyleğin ömrü lag lakınan geçe_  Yaşamı boyunca dişe dokunur bir iş yapmamıştır, yapmak için de çaba harcamamaktadır, onun ömrü yapmayacağı halde yapılacakmış gibi gösterdiği, hayali işleri konuşmakla geçti, geçecektir.

onuñ go_ladı_ geçi o_mandan çıgmaz Onun elinden bir şey gelmez, o hiç bir şeyi doğru dürüst yapamaz, beceremez, bitiremez. Ona güvenip de bir iş vermek yanlışların en büyüğüdür.

ödüş semeriñ kuskunu gırıg olu_ Ödünç alınan bir eşyanın ne kadar dikkat edilirse edilsin başına kesinlikle bir kötü olay gelir, kırılır, dökülür ya da bir yerlerine bir şeyler olur. (Halk arasında bunun kesinlikle olacağına inanılır, bu nedenle birisinden ödünç bir eşya ya da benzer bir şey alınmamaya özen gösterilir.)

pıñarıñ se_medi_ na_pızmış, o da geli_ ayag ucunda bite_miş Beğenilmeyen, istenilmeyen kişi ya da olaylar kişi istemese de yakınında olur, yaşar.
pilit gabı_nı beğenmezmiş İçinde yaşadığı ortam, aile ya da çevrenin varlığını inkar eder; gerçeklerinin ortaya çıkmasını istemez, ondan rahatsızlık duyar; aslını kabullenmez.

sakızgan kekli_ñ yörüşünü ö_renen de_ken, kendi yörü_şünü unudmuş Özenti sonucu bildiğini unutmak, şaşırmak.
sel her zaman kütüg geti_mez Bir iş her zaman iyi şekilde gelir sağlamaz. Bazı günler ya da haftalar ya da aylar işlerin kötü gittiği de olur.
suyuñ yaveş akanından, adamıñ yere bakanından ko_k Sessiz görünen kişi yavaş akan su gibi içlidir, tehlikelidir, bu gibi kişilerden uzak durmak gerekir.

şahanla gezen et yi_, ga_ga_nan gezen bog yi_ Kişinin çevresindeki kişilerin kişilikleriyle kişinin kişiliği belirlenir; asille gezen asildir, çapulcuyla gezen de çapulcu.
tek oğlannı_nan tek develiniñ yüre_nde yağ olmazmış Az bulunan bir eşyanın üzerinde fazla durulur, anlamında söz.
tuzsuz aş, ağrısız baş olmaz İnsanların mutlaka az ya da çok dertleri, üzüntüleri, kendilerini rahatsız eden sorunları vardır.
ucu ucuna Kıt kanaat, zar zor.

usda at gırbaç isdimez İşin ehline işi yapması için ısrar ve yöntem gösterilmesine gerek olmaz.

ürümesini bilmeyen köpek sürüye gurt getirir İşini doğru dürüst yapmayan ya da yapmasını bilmeyen kişi işin başına onulmaz sorun çıkarabilir.
yalayan doymamış yamayan doymuş Kazanmak ve çalışmak için yemek gerekir; o nedenle yalamanın, az yemenin sağlığı bozduğu gibi az kalori ile çalışılamayacağı bellidir. O nedenle boğazdan tasarruf diye bir durum söz konusu olamaz. Tasarrufun en akla yakını kullandığımız eşyayı bir gün fazla kullanabilmek, kullanmanın yolunu bulmaktır.

yapıya gonmayan daş, de_d çegmeyen baş olmaz Yaşamı boyunca mutlu ve huzur içinde yaşayan, hiç sorun yaşamayan insan yoktur.
yavrusu sakızgana şahan görünü_müş Sahip olunan değerin kişi açısından aşırı görülmesi.
yere atılan ye_de galmaz Emek harcadınsa mutlaka karşılığını alırsın, toprağa atılan tohumda her hangi bir bozukluk yoksa kesinlikle yetişecek ve verim verecektir.

GELECEK HAFTA: HALİL VURAL

BU ÇALIŞMA ÇİNE BELEDİYESİNİN KATKILARIYLA HAZIRLANMAKTADIR)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.

Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.