• 10 Ekim 2012, Çarşamba

Çocuklarda İnatçılık

İnatçılık çocuğun duygusal gelişiminin bir sonucudur ve en çok 3-6 yaş arasında yaşanır. Bu yaşlarda inatçılık normaldir. Çocuk ben duygusunun ve özgür olma bilincinin gelişiminden kaynaklanan inatçılık gösterir.
"Güne başlamak için tüm hazırlıkları yapmış ve sıra yeni uyanan çocuğunuzu güne hazırlamak için teşebbüse geçtiğiniz bir zamanda çocuğunuz;
“Elimi yüzümü yıkamayacağım, o kıyafeti giymeyeceğim...” Şeklinde itirazlara başlar. Ya
da alış verişinizi yaparken; “oyun parkına gidelim...” diye isteklerini arka arkaya
sıralayarak sizinle inatlaşabilir. Bu inatlaşma gün içinde birçok ailede yaşanmaktadır.
Çocuklar belli gelişim evrelerinde inatçı, kuralları çiğneyen, durdan, sustan anlamayan, başına buyruk hareket eden bir kişilik sergileyerek anne babaları zor durumlarda bırakabilirler.
Peki, çocuklar neden inatçılık yapar?
Çocukların gelişim aşamalarına bakıldığı zaman İlk kritik dönem “birinci yaş dönemi”dir.
Çocuk bir yaşından sonra yani yürüme ve konuşma becerisi kazandıktan sonra inatçı davranışlar göstermeye başlar. Anne babanın dediğinin tersini yapmaktan ve kuralları çiğnemekten zevk alır gibidir. Anne, “yapma!” dedikçe inadına istenmeyen davranışı tekrarlar. İstenmeyen davranışları tekrarlayan bir çocuğun amacı sizi kızdırmak ve çileden
çıkarmak değildir. Niyeti koyduğunuz kuralın veya istediğiniz davranışın  ne kadar önemli olduğunu test etmektir. Siz aynı olumsuz davranışa aynı tepkiyi gösterdikçe ve bundan taviz
vermedikçe gerçeği kabullenip sınırları zorlamaz.
İkinci kritik dönem “2,5 yaş dönemi”dir. Kas, kemik ve sinir sistemi yönünden yani
fizyolojik olarak hızlı bir gelişme gösterdiğinden uyum sağlamakta zorlanır. Dengesiz, kararsız, olumsuz, her şeye ‘Hayır!’ diyen isyancı bir kişilik sergiler. Psikolojik yönden de “bağımsızlık abası” içindedir. Yardım istemez, her şeyi kendisi yapmak ister; ancak anne ve babaya ihtiyacı olduğunun da farkındadır. Bu yüzden farklı kutuplar arasında gidip gelir. Aşırı
hareketlilikten âni bir tembelliğe, ataklıktan utangaçlığa, sahiplenme duygusundan
aldırmazlığa, inatçılıktan uysallığa, açlık çığlıklarından iştahsızlığa, tuvalete zor yetişmekten
idrarını tutmaya kadar varan dengesizlikler gösterir. Bu dönemde anne ile çocuk arasında en
sık çatışmalar tuvalet ve temizlik konusunda yaşanır. Anne babanın yapacağı en iyi şey bir
seneden fazla sürmeyecek olan bu dönemde çocuktan sevgisini esirgememek ve sabretmektir.
Üçüncü kritik dönem “4 yaş dönemi”dir. Bu dönemde çocuk kendi başına buyruk,
kafasına estiği gibi hareket eden, sağda solda dolaşan, çok konuşan, durmadan
soru soran ancak cevabını dinleme sabrı göstermeyen, başladığı işi yarım bırakan
maymun iştahlı bir çocuktur. Bununla beraber 2,5 yaş çocuğu kadar inatçı değildir.
Dördüncü kritik dönem “6 yaş dönemi”dir. İnatçı ve olumsuz davranışlarıyla sanki 2,5 yaş
çocuğu geri gelmiş gibidir. Anne babalar 5 yaşındaki o uyumlu ve uzlaşmacı çocuğun nasıl olup da böyle zıt bir kişilik sergilediğine anlam veremezler. “Bu çocuğa ne oldu, birden huyu çok değişti?” derler.
Beşinci kritik dönem “ergenliğe geçiş dönemi”dir.
İnatçılık yapan çocuğa nasıl davranmalı?
İnatçılık yapan çocukla alay etmeyin, ceza ile korkutmayın, kimin güçlü olduğunu ispatlamak için zor kullanmayın. Bazen çocuk sizin sevginizi, sabrınızı denemek için inatlaşabilir. Sinirlenir, bağırıp çağırır ve hele ceza verirseniz “Haklıymışım, beni sevmiyorlar” diye düşünebilir.
İnatçılık yaptığı zaman neden böyle davrandığını sorun. İnat çoğu zaman çocuğun
varlığını kabul ettirme ve bağımsızlık isteğinden kaynaklanır. Gösterdiği sebep ne kadar saçma ve yersiz olursa olsun, sabırla dinleyin. Kendinizi çocuğun yerine koyun. Şüphelerini, kaygılarını ve korkularını anlamaya çalışın. Kızmadan, sabırla dinlediğinizi gördüğü zaman duygularını ifade etmeyi ve gerektiğinde kontrol etmeyi öğrenecektir.
Haklı istekleri yerine getirilmeyen bir çocuk inatçılık yaparak isteklerine kavuşmayı
deneyebilir. İnatçılık bir hastalık sırasında ortaya çıkabilir. Anne babaya kızan çocuk gizli bir öç alma duygusuyla inatçılık yapabilir. Kardeş kıskançlığı, kardeşinin kendisinden daha fazla sevildiği kanaati inatçılığa yol açabilir. Çocuğu kardeşi ile kıyaslayarak kıskançlık duygusunu tahrik etmemeliyiz.
İnadını fazla önemsediğimiz, kızdığımız veya üzüldüğümüz zaman çocuk inadı bize karşı
bir silah olarak kullanabilir. Sabah kahvaltısına kalkmak istemeyen bir çocuğun tepesine dikilip çok fazla ısrar etmeye gerek yoktur.“Sen bilirsin, eğer kahvaltıya gelmezsen ayrıca senin için kahvaltı hazırlayamam,öğleye kadar bir şey yiyemezsin.” diyerek seçimini ona bırakabiliriz.Bir veya iki saat sonra kalkıp kahvaltı istediğinde “Hayır, öğle yemeğine kadar bir şey yememeyi kendin seçtin, sana kahvaltı hazırlamak zorunda değilim” diyerek inadın da bir bedeli olduğunu öğretmiş olursunuz.
Kuralları belirlemede ve uygulamada aile üyeleri arasında mutlaka  uyum  olmalıdır.
Annenin kızdığı bir davranışı baba gülerek karşılar veya “Çocuğun üzerine gitme” diyerek
korumaya kalkarsa çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenemez. Aile büyükleri çocuk terbiyesine fazla müdahale ederek anne-babanın işini zorlaştırmamalıdır. Çocuk cezadan kurtulmak veya bir isteğine kavuşmak için büyükbabayı ve büyükanneyi kullanır. Anne baba aile büyüklerini üzmeden çocuğu koruma altına alarak ve her isteklerini yerine getirerek şımartmamalarını istemeli ve bunu çocukların evde olmadığı bir zamanda yapmalıdır
Eğer çocuğumuzun neden inatçılık yaptığını, neden huysuzlaştığını bulabilirsek, ve ne hissettiğini anladığımızı kendisine sözle ifade edebilirsek, bir süre sonra onun inatçılığının yok olduğunu fark ederiz. Çocuk ne kadar küçük olursa olsun, kendisine açıklama yapıldığında, duyguları geri bildirildiğinde, anlaşıldığını ve kendisine değer verildiğini hisseder. Aynı zamanda, anne ve babasını kendisine model olarak aldığından, nasıl konuşulacağını, bir sorunla nasıl başa çıkılacağını, bir insanın kendisini ve duygularını nasıl ifade edeceğini de dolaylı olarak öğrenir. Bu sayede, hem daha kolay huysuzluk ve inatçılık huyundan kurtulacak, hem de duygusal olarak gelişmiş bir zekaya, dili ve duyguları daha iyi kullanma,ifade etme yeteneğine sahip olacaktır.Yeter ki anne-baba kendilerindeki “aktif dinleme ve duygu geri-bildirimi” becerilerini keşfetsinler ve geliştirme yolunda adım atsınlar.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.