-Kusması olmuş ve kendini kötü hissetmiş, beni aradı. Acil servise gidinceye kadar tavrı değişti. Kendinde geçti! Tomografi çektiler ve "beyincik kanaması olmuş" dediler. Ameliyat edilmesi gerekiyormuş. Hemen mi? Bu kadar hızlı mı? Ne yapmalıyım?
Beyin neden sıkı korunur? Beyincik nerededir? Ne işe yarar?
Kafatası denen kemik yapı birbirine ayrılmaz bir şekilde kenetlenerek, içindeki beyini korur. Bu durum yağdan oluşmuş beynin - kolayca zarar görebilecek bir yapıdır - normal işleyişini sürdürmesine olanak sağlar. Beyin etrafının çevreleyen "zarlar" beyni hem paketler ve hem de bu zarlar kemiğe yapışarak asılmasına, askıda durmasına neden olur. Zarlar kafatası boşluğunu beynin oturduğu "zar üstü boşluk" ve "zar altı boşluk" diye iki bölüme de ayırır. Askıdaki beyin ile bu zarlar arasında beyin omurilik sıvısı bulunur ve beyin bu sıvı içinde yüzdüğünden daha hafif hissedilir.
Kafatası tarafından sıkı bir şekilde sarılmak ve korunmak iyidir ama "her iyi, her zaman iyi" değildir. Kafatası genişlemez, beyin de genişleyecek yer bulamaz! Zar üstü boşluk ve zar altı boşlukta normalin dışındaki her şey - beyin omurilik sıvısı, ödem ya da kan - beynin sıkışmasına ve fıtıklaşmasına neden olur. Fıtıklaşan beynin beslenmesi bozulur ve yapması gereken işi yapamaz. Zar altı boşluk içinde de beyincik ve beyin sapı denilen bölge bulunur. Beyincik beynin en son gelişmiş kısmı ve en çok kanlanan bölgesi olarak bilinir. iki ayak üzerinde denge içinde durmamızı, kolumuzu-bacağımızı istediğimiz beceri ile, incelikle kullanmamızı sağlar. Kafatası boşluğunun içinde en alttaki bu daracık bölgede altta omurilik, üstte de üst ve alt boşluğu ayıran zarın arasında sıkıştırılmış bir şekilde bulunur.
Beyin sapı bölgesini önemli kılan şey nedir? Beyin sapı bölgesi nasıl etkilenir?
Beyin sapı beyinden omuriliğe giden bir "köprü" gibidir. Yüz ve boyunda bulunan bütün kasların çalıştırıldığı yer olma özelliği yanı sıra, bakma, görme, işitme, konuşma, yemek yeme gibi işlerin yapıldığı-yaptırıldığı yerdir. Uyanıklık halini de bu bölge sağlar. En önemlisi de kalp atımı ve nefes alma işlemindeki otomatik pilot bölgesinin burası olmasıdır. Ritmik nefes almayı, kalp atışlarını, vücut tansiyonu düzenler.
Beyin aslında "imtiyazlı" yani "torpilli" bir bölgedir. Boyuna - posuna bakmaz! Vücudu yüze bölsek beynin ağırlığı sadece iki dilim kadar tutar. Buna karşın kalbin her atışı ile gönderilen kanın beşte birini alır. Kana olan bu ihtiyaç onu "kansızlığa en duyarlı organ" haline getirir. Beyin kansız kalırsa yani damar tıkanması olursa hücreler işlerini yapamaz ve su toplar ve şişer. Şişen beyin kafatası içinde genişleyecek yer bulamaz ise damar tıkanması olmayan, sağlam yapıların üzerine doğru yığılır. O bölgenin de işini yapmasını engeller, orası da şişer. Damar tıkanmasına benzer bir şekilde beyin kanaması da aynı tehlikeli sonucu doğurur. Kanama "hacmin" artmasına ve genişleme olamadığı için sağlam yapının baskı altında kalmasına neden olur. Bu baskı özellikle beyin sapı bölgesini sıkıştırır ise bilincin kaybolması "koma" durumu ortaya çıkar. İlk başta kalp ve solunum merkezleri kendi başına çalışabilme yeteneklerini korurular. Baskı devam eder de solunum merkezi etkilenir ise, kişi bilinci kapalı iken soluk alamaz ve yaşamı ancak solunum makinesine bağlı iken sürer. Baskı kaldırılır ise yaşama geri dönebilme - uyanabilme olasılığı halen vardır.
Koma durumun bir ileri hali "beyin ölümü" halidir ve artık geri dönüş yoktur. Beyin ölümünde beyin sapı fonksiyonları tümüyle kayıptır. Beyin uyandırılamaz. "Köprü" yıkılmıştır.
Beyincik şişmesine yol açan damar tıkanmaları ve beyin kanmalarında en önemli neden yüksek tansiyondur. Sadece tansiyonun normal hale getirilmesi bu yaşanacak olayların olmasını üçte bir oranında azaltır. "Bana bir şey olmaz" dememek, tansiyon hastalığını tedavi etmek gerekir. Sadece ilaç almak ta kafi değildir. Tansiyonu istenen aralık değerleri içine çekmek gerekir. Ola ki beyincik şişmesi gerçekleşti, bu durumda da tanıyı hemen akla getirmek, uygun yöntemler ile durumu ortaya koymak ve beyin sapı basısı var ise acil ameliyat ile baskıyı kaldırmak gerekir. Tek etkin yöntem budur ama her zaman kesin bir çözüm olamayabilir.
Sağlığın değerini kaybetmeden evvel bilmek gerekir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.