“Söz özüyle ağırdır, söyleyen kişiyle değil” der Ozan.
Biri kalkıp; “Türkiye Ortaçağa doğru gidiyor” dese, kimin söylediğine bakmazsınız; sözün özünde reel ağırlık vardır.
Son yıllarda benzer söylemler oluyor; söyleyenler arkasında duruyor ya da durmuyor ama Türk Toplumu bir yerlere gidiyor. Bu gidişi görenler konuşuyor ama yapılan bir şey yok.
Siyasetçiler de durmadan konuşuyor, bir icraat yok.
Güzelim Anadolu tarihi boyunca böyle belirsizlik görmedi. Kısacası iyiye gitmiyoruz.
Üzerine görev düşenler layıkıyla davranmadıkları için, herkes, gidişe dur deme gibi bir şansı yakalayamayacağız havalarında.
Karamsarlık almış başını gidiyor.
Çine de bu karamsar tablonun içinde, hatta ortasında.
Hiçbir şey güllük gülistanlık değil. Öyle görenlere birkaç hatırlatma yapmakta yarar var sanıyorum:
Menderes 1957 seçimlerinde %47 oy aldığında orduyu karşısına almış ve günümüzde yaşananlar gibi üst düzey ordu mensuplarını yargılamaya başlamıştı. O günlerde söylediği birkaç sözden biri de şudur:
“Ben orduyu yedek subaylarla da yönetirim.”
Öyle olmadı elbette.
Aynı yıllara denk düşen bir seçim öncesinde söylediği sözlerden biri de şudur:
“Odunu koysam seçilir.”
Yıllar sonra Çineli bir siyasetçi de söylemişti böyle bir söz:
“Ceketimi koysam seçilir.”
Bedel vardır; gün gelir ödersin.
Değirmenin suyu hep öyle akmaz. Şamar gibi bir sonuçla karşı karşıya kalırsın ve katlanırsın.
Öyle de oldu.
Bu günlerde Çine’de dolaşan bir söz var:
“Benim işçinin oyuna ihtiyacım yok” demiş bir siyasetçi.
Gidip sorsan belki de söylemediğini iddia edecek ve şiddetle karşı çıkacak. Çünkü ceket söyleminin muhatabı da yıllardır öyle bir söz söylemediğini yineler durur.
Bilmiyorum, belki de söylememiştir; söylememişlerdir.
Eğer böyle bir söz söylemişse bu hiç de iyi değil, hatta çok kötü.
Büyükşehir seçimi yapılacakken bunu söylemesi talihsizlik, çünkü Çine’nin oylarının tamamına yakını işçi oyu sayılır. Çine nüfusu maden, Belediye, yaz ve kış işçilerinden oluşuyor.
Unutmamak lazım; İnsan, sevmediğinin eline kalırmış.
Bizi ayakta tutan değer vermediğimiz, adam yerine koymadığımız güçlerdir.
Seçimleri kazananlar, partilerin kurmayları değil, onları adam yerine koyan Adı Meçhullerdir. Onlar; Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Umurlu’da, Köşk’te, Aydın’da ölenlerdir. Onlar 6 Mayıs’da asılanlardır.
İşçiler de o Adı Meçhullerdendir.
Adam sanıp selam verdiğiniz şablaları bırakın da, o sessiz çoğunluğa çevirin yüzünüzü.
Ve tarihe söylediklerinizle değil, yaptıklarınızla geçin.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.