• 17 Ağustos 2011, Çarşamba

Kontrol mekanizması

Doğar, yaşar ve ölürüz. Doğum ve ölüm bizim kontrolümüzde ve bilincimizde olmayan eylemlerdir.

Yaşam ise farklıdır.

Çocukluk evresinin sonrasında hayatımızın büyük bir kısmını kendimizi ve çevremizi kontrol etmeyi öğrenmekle geçiririz.  Bu öğrenim sürecindeki çabamızın nedeni daha sağlıklı, daha huzurlu ve rahat yaşama arzusudur. Oysa gerçek hiç de öyle değildir ve olaylar öyle gelişmez. Uyandığınızda (ki birden uyanırsınız) kontrolün sizde olmadığını anlarsınız.

İyi bir eğitim alıp, sevdiğiniz ve başarılı olacağınızdan emin olduğunuz bir işte çalışmayı arzularsınız ama sınavlarda aldığınız başarı, ailenizin sizi yönlendirmesi ile hiç sevmediğiniz, hatta aklınızın ucundan bile geçmeyen bir meslek gurubunda çalışmaya başlarsınız.

Siyah saçları, boncuk gibi iri gözleri, boyunuza yakın boyu olan biriyle evlenmeyi hayal ediyorken hiç de hayal etmediğiniz bir vücut yapısına ve kişiliğe sahip biriyle evleniverirsiniz. Çünkü yaptığınız işin ve çevrenizin size uygun gördüğü eş odur.

Bahçe içinde kibrit kutusu kadar ama yaşanılabilir bir evde oturmayı hayal edersiniz ama ömrünüz kiralarda, duvarına bir çivi çakmaya cesaret edemediğiniz evlerde geçer gider.

“Bir kızımla bir oğlum olsun. Benim gibi değil, istedikleri gibi eğitimlerini alsınlar ve yaşama daha sevecen ve sıkı sarılsınlar” istersiniz ama onların yaşamları da sizinki gibi yönlendirmeler ve kontrollerinin dışındaki gelişmelerle sürer.

Doğal afetler sizin kontrolünüz dışında gelişir ve sizi alabildiğine etkiler.

Ekonomik şartlara yön veremezsiniz. Aldığınız maaşla idare etmeye çalışarak günlerinizin zincir olduğunu görürsünüz.

Sizin yaşam standartlarını bir nebze olsun sizin istediğiniz şekle sokacağını düşündüğünüz partiye oy verirsiniz ama o iktidara geldiğinde sizin huzur ve geleceğinizi düzene sokacak bir maddeyi bile yürürlüğe sokmaz.

Sosyal yaşantınız cebinizdeki paranın size verdiği özgürlükle sınırlıdır. O ne kadar verirse o kadar sosyal kişiliğiniz vardır.

Bütün bunları anlamanız için birden uyanmanız ve dönüp arkanıza bakmanız gerekir. Bakarsınız:

Gözlerinizde bir damla gözyaşı, gözyaşının içinde hüzün vardır. Aynı hüznü taşıyan gözyaşlarının çocuklarınızda da olduğunu ama onların bunu çok uzun yıllar sonra fark edeceğini görürsünüz.
 
Kontrol mekanizması içgüdüseldir. Bu hayvansal içgüdüyü içsel savaşa dönüştürürsünüz ama bu kesinlikle kaybedeceğiniz bir savaş olacaktır.
 Bağlı olarak şu soruyu kendinize sorarsınız:

“Yaşadığım yaşamın ne kadarı benim ya da benimdi?”

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.