• 16 Kasım 2011, Çarşamba

Ulu Çınarlar

Pazartesi günü gazetemizde “Özdemir’in acı günü” başlıklı haber çıkmıştı; hatırlarsınız.

Habere konu olan kişi Hamit Özdemir’di. 1970’li yıllardan bu yana komşuyduk Hamit Amca ile. Karşılaştığımızda elini öptüğüm, halini hatırını sorduğum, engin oturgun, söylediğini bilen, sözü dinlenen bir insandı. Gerçekten de iyi bir insandı. 6 çocuk, 54 torun sahibi Hamit Amcaya Allah rahmet eylesin; yattığı yer cennet mekânı olsun. Geride kalanlara sabır diliyorum.

O yaşına rağmen pırıl pırıl bir hafızası vardı. Hatırladıklarını doğru ve ayrıntılı hatırlardı. Az konuşurdu ama anlatmaya başladığında kendini saygıyla dinletirdi.

Hamit Özdemir 98 yaşında öldü. Evet, öldüğünde resmi kayıtlara göre 98 yaşındaydı.

“Hamit Amca, ‘sohbet açıldığında ‘Kurtuluş Savaşında 13 yaşındaydım’ der” derlerdi onun yaşıyla ilgili konu açıldığında.

Yunan’ın İzmir’e döküldüğü günlerde 13 yaşında idiyse gerçek yaşı 102’ydi Hamit Amcanın. Yunan’ın İzmir’i işgal ettiği günlerde 13 yaşında idiyse o zaman Hamit Amca 104 yaşındaydı.

Neyse, o ulu bir çınardı; artık yok. Göçüp gitti.

Giderken beraberinde neleri götürdü gitti biliyor muyuz?

Siz bu soruya ne cevap verdiniz bilmiyorum ama bence Hamit Amca beraberinde yazılmayan bir tarihi götürdü gitti. Bildikleri, yaşadıkları, şahit oldukları, öğrendikleri onunla birlikte gitti.

Onun gibiler birer birer göçüp gidiyor. Bu gibi insanların anlatacakları ya da anlattıkları kayıt altına alınması, yazılması gerekenlerin başında geliyor diye düşünüyorum.

Hamit Amcanın bilip, yaşayıp, duyup, öğrendiklerinden kaçını 6 çocuğu doğru dürüst biliyor? Kaçını 54 torunu ile paylaştı dersiniz? Yüzdeye vurmak gerekirse küçük bir dilimi bile geçmez diye düşünüyorum.

Onun hafızasında Çine’nin ve bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 1920’leri, 30’ları, 40’ları ve sonraları tertemiz duruyordu. En azından Çine ile ilgili yaşananları, şahit olduğunca biliyordu Hamit Amca.

Bildikleriyle birlikte çekip gitti Hamit Amca. Ve bildikleri kaleme alınmadığı için asla anımsanmayacak, bilinmeyecek ve gelecek kuşaklara aktarılamayacak. Bu Çine’nin, insanlığın tarihi için büyük bir kayıp bana göre.

Bitti mi?

Hamit Özdemir vefat ettikten sonra Çine’nin bizce karanlıkta kalan tarihi yok mu oldu? Onun gibi gençliğini, çocukluğunu ve bağlı olarak Çine’yi hatırlayan kalmadı mı? Onun yaşında değilse bile 80’lere, 90’lara ulaşmış insan yok mu Çine’de? Elbette var ve bu yaşlı çınarlar pırıl pırıl hafızalarıyla yaşamlarını sağlıklı şekilde sürdürüyor.

Bu yaşayan güzel insanlara gitmek gerekiyor diye düşünüyorum. Onlara gitmek, ellerini öpüp karşılarına oturmak ve onlara gençliğini, çocukluğunu, gençliğindeki Çine’yi, çocukluğundaki Çine’yi sormak, anlattırmak gerekiyor diye düşünüyorum. Anlatılanları not edip diğer Çinelilerle, tüm insanlıkla paylaşmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Belki siz de, yöneticilerimiz de düşünüyor bunu. Her Ulu Çınar’ın ölümünde bu aklına geliyordur herkesin ama kimse elini taşın altına sokmuyor. Zaman ve emek isteyen bu iş için kimse “gel, yap bu işi, bedeli neyse öyle ya da böyle karşılanır” demiyor. Demezler bizim toplumumuzda.

Çine’nin geçmişte siyasetine, kültürüne, ekonomisine, sanatına yön vermişlerden hayatta olanlara Allah uzun ömür versin diyorum. O çınarların yok olanı tarihten bir dilimi beraberinde götürüp gidiyor. Biz de “Yapacak bir şey yok” deyip kulağımızın üstüne yatıyoruz.

Hamit Amca gibi çekip gidenlerin arkasından bu cümleleri kurmak istemiyorum. Yapacak bir şeyler, bir yolu, bir çaresi olmalı diye düşünüyorum; hayırlısı.

Nur içinde yat Hamit Amca.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.