Dalkavuk olduğunu düşünen ve dalkavukların gazıyla yöneticilik yapan herkes bu yazıyı üzerine alınabilir.
ÖNCE FIKRA
Padişahın biri, patlıcanı çok severmiş. Ne zaman;
‘Şu patlıcan musakkaya bir türlü doyamıyorum’ dese, dalkavuğu da;
‘Aman padişahım, siz söyleyince ağzımın suyu akıyor. Akşam olsa da yesek’ dermiş. Padişah imambayıldıdan söz edecek olsa;
‘Padişahım, şu imambayıldıyı icat edenin mekanı cennet olsun, nefis bir yemek. İnsan yemeye doyamıyor’ dermiş.
Padişah; karnıyarıktan, patlıcan dolmasından, kızartmasından, kebabından, patlıcan salatasından, turşusundan ve reçelinden söz ettikçe, dalkavuk da göklere çıkarırmış...
Gel zaman git zaman, padişah patlıcandan bıkmış. Sofraya değil yemeği, salatası, turşusu, tatlısı, patlıcanın (P) harfinin gelmesini bile yasaklamış.
‘Şu patlıcan musakkanın neresini beğenirler de yerler, bir türlü anlamıyorum’ dediğinde, dalkavuk da padişahın sözünü tamamlamış;
‘Aman padişahım, bu musakkanın yenilmesini yasaklamak lazım...’
Padişah, bir başka gün;
‘Bu insanlara hayret ediyorum. O kadar güzel salata çeşidi varken, akşam yemeğinde tutup patlıcan salatası yiyorlar... Anlamak mümkün değil!’ dediğinde, dalkavuk sözünü kesercesine atılarak eklemiş:
‘Padişahım, bu insanlarda damak zevki diye bir şey yok. En iyisi, patlıcanın yetiştirilmesini yasaklamalı... Adını bile duymaktan nefret ediyorum...’
Bu konuşmaları duyan biri dayanamamış ve padişahın olmadığı ortamda, dalkavuğa sormuş;
'Yahu! Sen bir zamanlar patlıcanı metheder ve adeta göklere çıkarırdın. Şimdi ise patlıcanı ve yemeklerini kötülüyorsun. Nasıl olur da bu kadar değişebilirsin hayret!..'
Dalkavuk da hemen yanıtlamış;
'Bana bak arkadaş... Bana bak... Ben patlıcanın değil, padişahın dalkavuğuyum. Anladın mı?...'
Padişahı bırakın; günümüzde en üstünden tutun en altına kadar bir çok yönetici ve seçilmiş (başkan) dalkavuklara teslim olmuş durumda. Sürekli pehpehlenmek istiyorlar. Eleştiri değil, hep övgü duyma peşindeler. Kilo verdiği, güzel olduğu, yakışıklılığı ve görevi olan şeylerin bile 'muhteşem' olduğunun söylenmesine bayılıyorlar.
Onları övüyorsan, muteber adamsın. Eleştirdin mi, uyardın mı; YANDIN!..
"Ego" denilen şey, elimiz, kolumuz, ayağımız, ağzımız, burnumuz ve gözlerimiz gibi her insanda olan ortak özellik. Nasıl elimizi kolumuzu hırsızlık yaptırmama, dilimizi küfür ettirmeme konusunda özen gösteriyorsak; dalkavukların esiri olmamak için egomuzun şişmesini engellemeye de özen göstermeliyiz.
Bunu yapamayanların; elini, kolunu, dilini, gözünü sahip çıkamayanlardan hiç bir farkı yoktur.
İnsanların; bilinçaltı, içgüdü gibi daha başka ortak özellikleri de var.
Egosuna hoş davranan dalkavuklarına yenik düşenler; bilinçaltı ve içgüdülerine hitap edenlere karşı mum olup erirler ve kaynakları eritirler.
Yönetici seçerken, dikkatli olmak lazım.
Dalkavuklarının gazıyla değil, kitlenin ihtiyaçlarını ve nabzını tutabilen akillerin önerileriyle hareket edenlere pozitif ayrımcılık yapmak gerekir.
Yoksa bu dalkavuklar bizi, kendi kovuğumuza hapsetmeye devam eder, gider...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.