Bildirilen saatten daha erken başladığı için ortalarına doğru yetişebildiğim konferansta, "Çine tarihi; neresinden tutulursa tutulsun elinizde kalır." dedi.
O, tarihi yazıyor, biz de anı...
Elinde kalma durumu bugün de aynı.

Çine'de neyi ve kimi tutsanız elinizde kalıyor.
Koskoca makamlar, en güvenilir olması gerekenler bile...

Son örneği de Kavşit Köyü'nde yaşanan hoparlör vakası. Muhtar, "Ben eşekçi başı mıyım da, köyümde benden habersiz iş yapılıyor?" diyor. Müftü, Kaymakamla telefonda görüşüp, "Gerekli izinlerimizi aldık, mani olamazsın" diyerek işleme devam ediyor.

Kaymakamdan alınan izine rağmen muhtar, ertesi gün müftünün taktığı hoparlörlerin kablolarını kesip atıyor. "Ezan sesi daha iyi duyulsun" diye yapılan bir iş bile; bu kadar dallanıp budaklanıyor.

Muhtar haklı, müftü de... Muhtardan daha olgun bir yaklaşım, müftüden daha vakarı bir duruş beklemeliyiz ama ne yapacaksın burası Çine... Neresinden, tutarsan elinde kalıyor. Kimi tutarsan elinde kalıyor...

Kurnaz geçinip zamanını doldurmanın derdinde olanlar da, mavi boncuk dağıtmaya devam ediyor. Çok yönlülüğe karşı değiliz ama, iki yüzlülük zarar veriyor.

Haklısın Arif Ali Uyguç, tarihimiz de, bugünümüz de, yöneticilerimiz de, hadiselerimiz de elimizde kalıyor.

"Çine efe çıkan üç yerden biri" diyorsun ya... "Çine en büyük ele sahip olanların yaşadığı yerdir" de desen yalan olmaz. Elimizde kalanlar büyüyor, büyüyor... Sonra patladığında yine bize ve bu güzel ilçemize zarar veriyor.

Geçmişine büyük saygısı olan bu ilçede tarih tekerrür etmeye devam ediyor.