• 2 Nisan 2012, Pazartesi

Ucuz olmak

Geçenlerde değerli bir büyüğümün anlattığı fıkra, ders alınacak türdendi.

Osmanlı döneminde köyün birine asayiş memuru komutan atanmış. Komutan köy halkını küçümsüyor, erkeklerini kadınların önünde rencide ediyor, köyün önde gelenlerini alaya alıyor, kısacası kendisine verilen kamusal görevi istismar ediyormuş. Bu komutana ders vermek isteyen köyün ağası bir yemek vermiş ve yemeğe komutanı da davet etmiş.

Yemek sırasında Ağa’nın torunlarından biri gelerek, “Dede, yan köydekiler 35 bin lira istediler” demiş. Ağa, “vermeyin oğlum” yanıtını vermiş. Bir süre sonra ikinci torun gelip, “Dede öbür köydekiler 45 bin lira istiyorlar” haberini getirmiş. Ağa, “Ona da vermeyin” talimatını vermiş. Üçüncü torun gelmiş ve “Dede karşı köydekiler 550 bin lira istediler” deyince; Ağa büyük bir keyifle, “Tamam oğlum hiç durmadan, hemen verin” demiş.

Bunun üzerine komutan merak etmiş ve ağaya sormuş, “Ağam siz ne alıyorsunuz?”

“Evlilik çağında bir torunum var, ona gelin alıyoruz”


Komutan, “Ağam 550 bin lira başlık parası mı?”

“Evet”


Komutan, “Ağam çok değil mi, babam bile anamı 2,5 liraya almış” deyince

Ağa, “Oğlum belli zaten senin ucuz kadından olduğun” diyerek komutana önemli bir ders vermiş.

Bu fıkrada yaşananların benzerini günümüzde çok farklı alanlarda ve farklı şekillerde yaşıyoruz.

Kamusal yetkisini kullanarak motosikletine (son üç rakamı aynı olan) özel plaka takan kurum amirlerini, en üst makama yalakalık olsun diye yalancı şahitlik yapan kamu görevlilerini, halkın iradesi ile geldikleri makamları kendilerine çıkar temin etme ve daha da yükselme yeri görüp kaynakları çarçur edercesine kullanan siyasetçileri, makam ve mevkileriyle kendini adam sananları, halkın varlığını yok sayıp zenginin askeri, güçlünün uşağı gibi davrananları ve çok daha fazlasını “Ucuzlar” sınıfına koyabiliriz.

Bir de var olan gazeteleri ve gazetecileri şahsi çıkar ve çakallıkları için kullanamayan, onlar üzerinden sahtekârlıklarını topluma empoze edemeyip de alternatif oluşturmaya çalışan toplum mühendisleri ve memleket şekilcilerini de, “Ucuzlar” sınıfına koyuyorum.

Bu yazıdan kendine pay çıkarıp da, bugüne kadar olduğu gibi bizimle hesap görmeye çalışanları da malum grubun en başköşesine yerleştiriyorum.

Ayrıca ucuzluklarında analarının pek bir kabahati olmadığını, durumlarının kendi şahsiyetsizliklerinden, açgözlülüklerinden ve çirkin dünya hırslarından kaynaklandığını düşünüyorum.

Ucuza prim yaptırmaya çalışmak da ucuzluktur. O yüzden ucuzlardan medet ummayı bırakıp, zengin olmasalar da insanlık ve toplum yararına çok kaliteli iş ve hizmetler üreten kıymetlere değer vermeliyiz. 

Ucuzlar hepimizi ucuzlatmadan!

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.


Bugün için kayıtlı nöbetçi eczane bilgisi bulunamadı.