Birşey olsun diye yazmıyoruz ki.
Siyasetin tek merkezli, partilerin tabeladan ibaret olduğu bir ilçede yazdıklarımızla birşey olmasını zaten beklemiyoruz.
Hakkın, hukukun, vicdanın değil de; kirli bağışların, rüşvetin, içkili yemek sofralarının, formula bahanesi ile yapılan hovardalık turlarının egemen olduğu bir ilçede, işlerin yolunda gitmesini beklemek zaten aptallık olur.
Halkın huzuru, asayişi ile ilgilenmesi gerekenlerin daha çok zenginin maymunu, yılanı, timsahı, devesi, kendisinin de köpeği ile zaman öldürdüğü bir yerde yazmakla ne değişir...
Komşu ilin sınırlarında yapacağı işin, tüm bürokratik işlem ve izinlerini hakim olduğu ilin sınırlarından rahatlıkla alabilen, x görünüp ideoloji pazarlayan, fakat y'cilerin zaaflarını da çözüp onlar üzerinden kendine rahat rant yaratan ve her kesime hakim olan adamların hüküm sürdüğü bir toplumda yazmak neye çare olur?
Bağışlar sayesinde binlerce kilometre uzukta çocuklara eğitim sağlandığı kılıfı ile görmezlikten gelinen bir takım nedenlerin, bu yörede çocukların kanserden ölmesine sebep olmasına suskun kalınan yerde istediğin kadar yaz; ne fark eder...
Hiç bir müspet yatırımın olmadığı, toplumsal zenginleşmenin hedeflenmediği, insanların 3-5 yıl sonra akciğer kanseri olup öleceğini bile bile, "Benimkisi hayat değil, öldükten sonra bari çoluk çocuk rahat etsin" düşüncesiyle maden tozunun içinde çalışmaya mecbur bırakıldığı bu memlekette kalem neyi kurtarır...
Yazmak memlekete birşey kazandırmıyor, bize de... "Yanlış yapıyorsun, üstüne gelmeye devam ederler, ekonomik olarak zarar verirler, olmadı ortadan kaldırıverirler, olan yine sana olur, bu memleket düzelmez" uyarıları zıt açıdan bakınca çok doğru ama görevimizi de yapmamız gerekir.
Haklısınız, ey davulcular!
Biz yanlış yapıyoruz.
Kutsaldan görev çıkarmıyor, sadece görevi kutsal biliyoruz.
Kutsalı da ödev...
Yapacak bir şey yok.
Dağ başında yetişince böyle oluyor.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.