Çine’de bir gündem var. Topçam Madran Su Tesislerinin satılacağı söylentileri ayyuka çıktı. Tam bu söylentilerin çıktığı günlerde Çine Belediye Başkanı ile sözde suyu satın alacak firmanın sahibi rakı masasında bir araya geldi.
Konu, bir düğünün after partisi olarak lanse edilse de bu söylentilerin ortasında iyi niyetli bir belediye başkanı o görüntüleri vermezdi. Kamuoyuna, “suyu satmayacağız” mesajı veriliyor, firmaya da “beraberiz” deniyordu.
Bu olayların sonrasında gerçekleşen meclis toplantısında Çine Belediye Başkanı Mehmet Kıvrak, oluşan gündemi, “masa başı haberciliği” olarak tanımladı. Beden dili ağzından çıkan sözlerden farklı hareket ediyordu.
Vücut hareketleri, sözleriyle senkron değildi. Ağzından cümleler dökülürken, önüne bakıyor, elindeki kalemi çeviriyordu. Çünkü Çine Belediye Başkanı Mehmet Kıvrak, sobelenmiş olmanın mahcubiyetini bastırmak için yalan söylüyordu.
Çine Madran’da ve Denge’de çıkan haberleri, “Masa başında yazılmış” diyerek itibarsızlaştıracağı ona telkin edilmişti. Daha önce de yaveri Mustafa Demir’e bizim için “yandaş medya” ve “taraflı basın” dedirtmişti.
Bu haberlerde emeği olan arkadaşlarım her şeyden önce Çineli. Bana gelince 12 yıl Çine’de aktif gazetecilik yaptım. Neredeyse tüm köylerine özel gazete çıkardım, köydeki eşek sayısına varana kadar bilgiler derledim, yayımladım.
Çine’de, köylerin delileri, en samimi arkadaşlarıma dönüştü. İlçenin ovasından dağına basmadığım toprak, dokunmadığım insan kalmadı. Bu süreçte kurduğum ilişkiler ve iletişimler sayesinde hep güçlü bir istihbaratım oldu.
Söz konusu Çine ise bizde her zaman esaslı, hakikatli bilgiler ve duruş oldu. Mehmet Kıvrak’ın muhasebeciliği onun için ne kadar anlamlıysa, bizim için de gazeteciliğimiz ve Çine hakimiyetimiz o kadar değerli.
Söz konusu haberlerin kaynağına gelince, bize bilgi fabrikaya talip olan şirketin içinden geldi. Önce temkinli yaklaştık, “biz bu konuyu yazarız, gündeme getiririz, halktan ‘cılız’ bir tepki gelirse bunlar bu işi bitirir” diye düşündük. Sonra, “Çine halkını, biz de test etmiş oluruz” diye yaptık haberleri, yazdık yazıları.
Çinelilere minnettarım. Sularına sahip çıktılar. Mehmet Kıvrak, kıskıvrak yakalandığı bu krizi yönetemedi, hala yönetemiyor. Çünkü irade kendisinde değil. Birileri kumanda ettiğinden, bizlerle ilgili de kendi aklı ve vicdanın da tasvip etmediği ifadeler kurduruyor, kuruyor. Çünkü oluşan gündem birilerini kudurtuyor.
Bu arada süreç içinde Mehmet Kıvrak ile bir telefon görüşmemiz oldu, beni ardı. Onun detaylarını da gerekirse yazarım. Başka arayanlar da var, onları da paylaşırım. Fakat süreçte şunu gördüm. Mehmet Kıvrak bu suyu satamaz. Herkesten önce CHP’liler buna müsaade etmez.
Benim tanıdığım Yusuf Sevil sağ ve sağlıklı olduğu sürece bu iş olmaz. Merhum Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer’in eşi Çine Belediye Meclis Üyesi Tuba hanım izin vermez. Mali konulara, idari durumlara ve mevzuata Mehmet Kıvrak kadar hakim olan diğer bir CHP’li meclis üyesi İbrahim Çavdar, olayı yargıya taşır. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu da her türlü yetkisini kullanır, sattırmaz.
Çine Belediye Başkanı Mehmet Kıvrak’a burayı satması konusunda görev verenlerin emelleri ilçemizde kolay kolay gerçek olmaz. En iyisi biz bir ödev verelim; üç yıl içinde kaynak, üretim ve pazar kapasitesini on kat büyütmeleri için hiçbir engel yok. Bunu yapsınlar.
Topçam Madran Suyunu da muadillerinden daha pahalıya satsınlar. Eleştiri gelirse, “Doğal kaynak suları, artezyen sularından daha değerli” diye savunsunlar.
Son söz: Bizim masa başında bile olsa haberciliğimizin Çine’ye çok faydası var ve hep olacak. Siz, rakı masası siyasetinizin sonucuna bakın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.