Bu memlekette çok cellat vardır.
Durmadan adam keserler.
Kimi müdürdür, kimi başkan.
Tek amaçları vardır;
Alternatifleri oluşmasın.
Koltuğunu koruyabilsin.
O yüzden adam keserler.
-Falanca çok çalışıyor.
-Benim koltukta gözü var.
Hakkında böyle düşünülen yandı.
Tez zamanda kesilir.
Ne üçkâğıdı kalır, ne de namussuzluğu.
O yüzden kamuda asalaklık muteber.
Çok çalışma, göze batma yeter.
Eğer göze batarsan, yaşama geber…
Siyasette de bu böyledir.
Önemli olan fikirler değildir.
Sadakat varsa, büyükler için yeterlidir.
“Proje” ya da “Çalışmak” diyen yanar.
İlk fırsatta defteri dürülür.
Uygun bir biçimde hesabı görülür.
O yüzden son zamanlarda kalite düşmüştür.
Çünkü makam sahipleri, etrafında akıllı ve bilen istemiyor.
“Sadık olsun, kuzu olsun, koltuğumda gözü olmasın” diyor.
“Usulsüzlüğü ve tembelliği bile onaylayabilsin.
Hakkı huzur, ya da havadan parada gözü olsun.
Memleketin de, halkın da gözü kör olsun” zihniyeti hâkim.
Koltuk sağlam kalsın da, gerisi teferruat.
Memleketin ve halkın durumu onları ilgilendirmiyor.
Nasılsa seçim/tayin zamanında, kısa süre çok çalışmak yetiyor.
“Yeni beyinler, genç enerjiler” tehlikeli laf.
Böyle düşününler için de bir söylem var.
“Bu salağa koltuk dürtüyor.”
Bunlar adam keserek işlerini yürütüyor.
Kendilerince, makamda kalarak malı götürüyor.
Bir gün Azrail’in de onları keseceği ise sanırım unutuluyor…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.