Doğalgaz çevirim santralinin kurulması gerektiğini ısrarla savunan ve bu konudaki karşı fikirlere en ufak tahammülü olmayan bir siyasi parti yöneticisinin sözü bu; “Madenler daha zararlı”
Yanındaki arkadaşının ağzından dökülenler çok daha acı; “Sağlığımıza zarar verdiğini, bizi gün be gün ölüme daha çok yaklaştırdığını bile bile madende çalışıyoruz, çalışmak zorundayız”
Bu cümlelerin kurulmasına sebep olan da doğalgaz çevirim santrali konusundaki kaygılarımı dile getirmem ve bir takım taahhütlerde bulunulamıyorsa kesinlikle kurulmaması gerektiğini söylememdi.
Gazetecilik bir yana Çineli bir vatandaş olarak düşüncelerimi aktarmış ve “İleride şartlar ne olursa olsun kesinlikle kömüre veya başka bir yakıta dönüştürülmeyeceğini devletin ilgili kurumları taahhüt etsin, sözleşmelere projede belirtildiğinin dışında çevreye vereceği olası zararlar için de çok ağır tazminatlar konsun” demiştim sadece…
“Madenler kadar zararı yok bunun, neden madenleri konuşmuyor, yazmıyor da bu yatırımla uğraşıyorsunuz?” diye çıkıştı.
Bir siyasetçi olarak bu konuda yapacağı açıklamaları ve paylaşacağı bilgileri haberleştirebileceğimizi söylediğimde, “Ben konuşamam. Çünkü maden sektöründe çalışıyor, oradan ekmek yiyorum. Benim konuşmam yanlış olur” dedi.
“Bütün parti yönetimi mi seninle aynı durumda, bunu konuşacak bir tek adam yok mu yahu içinizde?” şeklindeki sorumdan sonra önce uzun saçlarını salladı, sonra kafasını sol omzuna doğru yatırdı ve gülümseyerek, “Bu konuda haklısın” deyip konuyu kapattı.
Bu konuşma bana iyi geldi, bazı gerçekleri daha net görmem ve anlamamı sağladı.
Madenlerin tozuyla çalışanlarının yanı sıra büyük bir çevreye de zarar verdiğini bu memlekette bilmeyen yok. “Trafik kanunu azami, çevre kanunu asgari düzeyde uygulanıyor” diye daha önceki yazılarımda bu konuyu eleştirmiştim. Madenlerin çevreye ve insana olan zararlarını defalarca kez çeşitli haberlerle de gündeme getirmiştik. Yeterli olmadı. Çünkü düzen kurulmuştu bir kere…
Santral konusundaki kaygımda o yüzden. Halk adına gazetecilik yapan biri olarak benden sonra gelecek meslektaşlarımın, “düzen kurulmuştu bir kere” lafının arkasına sığınmaması için kapıyı baştan sürgülemek durumundayım, durumundayız.
Zamanında madenler ve birçok konuda bunu yapmayanların düştüğü duruma düşmemek, mesleğimizi kendini siyasetçi sanan bazı çokbilmişlere sakız etmemek için.
Gelecekte bir gün çevirim santrali zararlı olduğunda kurulmasını sağlayan, çanak tutan, davulunu çalan, savunup ta engel olmayanlarla birlikte kötü bir şekilde sıfatlandırılanların arasında adımın yer almaması için.
O zaman çevreye ve insanlara zarar verecek yatırımlar planlandığında yardakçılarının, “bu yatırım santral kadar zararlı değil” kılıfının arkasına gizlenmemeleri için.
Yazıyorum, yazacağım.
Ayrıca, “Madenler olmasa Çine’nin hali ne olurdu?” lafına da inanmıyorum.
Çünkü madenlerin olmadığı ve ilçemizi madencilerin hükmetmediği dönemde açılan Çine Ziraat Bankasının şube kodu 34. Yani Türkiye’nin 34’üncü Ziraat Bankası Şubesi Çine’de açılmış.
33’üncü Şube de Aydın Merkezde…
Daha başka örneğe gerek var mı?
Bence yok.
Çünkü çok laf, deliye söylenir…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.