Çine çok farklı bir yer. Doğup büyüdüğüm, dünyanın merkezi gibi gördüğüm bu güzel ilçeyi kendini bir bok sananlar kirletiyor, geri götürüyor.
Son günlerde üzerimden prim yapmaya çalışanların sayısında bir hayli artış olmuş. Kulağıma gelen bilgiler ve bir takım gözlemlerime göre birileri, “Emin Aydın, şöyle yapıyor, böyle diyor” gibi üfürerek bazılarını tahrik, bazılarını da motive ediyormuş.
En çok da, “Çine’den Aydın’a gidenleri eleştiriyordu, şimdi de kendi kaçtı” diyerek alay ediyorlarmış. Bu tip adamları ben çok iyi tanırım. Kendilerini soylu, soplu, zengin, bilgili, yakışıklı, toplum üstü gören, fakat üç kuruş ticari menfaat ve koltuk sevdası için paralı züppelerin oyuncağı olan tiplerdir bunlar. Aramızdaki fark, köpek olmayışımdır. Bodrumlu bir gazeteci arkadaşıma Çine’den yetkin birinin danışmanı gidiyor, “Çine’de herkes bizim köpeğimiz, orada ne istersek yaparız” diyor. Kendi payıma ben değilim, olmadım, olmayacağım. Çok sayıda da olmayan tanıyorum. Öyle olanlar da bizden rahatsızlık duymaya devam edecek.
Kocası tarafından ihanete uğrayan fakat onu affetmek için bahane arayan kadın gibi bunlar. İhanet ediyorlar, ihanete uğruyorlar affetmek veya affedilmek için en güzel bahaneleri de benim. Neden? Yıllardır hepsine karşı dik duruyorum. Satın alamadılar, bitirmek için ellerinden geleni yaptılar ama muzaffer olamadılar. Akılları sıra beni Çine’den kaçırttıklarını empoze etmek ve güç gösterisi yapmak istiyorlar. Bir aradayken bile birbirlerinin kuyusunu kazan, kuyuya düştükten sonra yukarıda kalanın yalakası olan bu zatı muhteremlerin Çine için yaptıkları, ilçenin küçülmesi, sahiplerinin zenginleşmesini sağlamaktan öteye geçmiyor, geçmeyecek.
Çine’de 10 yıl kesintisiz gazetecilik yaptım. Kaliteli görünen ucuz adamlar da tanıdım. Gariban görünen çok kaliteli dostlar da edindim. Sahiplerinin maddi olanakları ile saldıran köpeklerle de boğuştum, kamusal güçlerini kişisel ihtirasları için hunharca kullananları da yaşadım...
Ben, Çine’yi ve Çinelileri hep çok sevdim. Yaşadığım sıkıntıları da Çine ve Çineliler için üzerime çektim. Kendimi düşünsem bunları yazmama bile gerek yoktu. Bırakın beni, eşimin altında bile jeep vardı. “Al şu parayı, o köye bir daha gitme” diyenlerin sözünü dinlesem onursuzdum, şerefsizdim ama üzerimden prim yapmaya, bahane türetmeye çalışanlar gibi zengin kadim dostlarım vardı.
Lazım değil...
Ben, Çine’den göçenleri hiç bir zaman eleştirmedim. Çine’de kazanıp da Aydın’da harcayanların engellenmesi gerektiğini savundum. Çine için elimden, yüreğimden gelen her şeyi yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Bedel ödedim, ödeyeceğim.
Üç beş zengin züppesinin başka uzuvlarımdan beklentilerini karşılamak ise benim işim değil...
Huzursuzluk çıkarmak, yaptığı ve kendisine yapılan ihaneti örtmek için bahane üretenler; siz yalamaya devam edin.
İçiniz rahat olsun, Çine’de kandıracağınız kimse kalmayana kadar bu memleket sizin...
Yiyin, için ve bol bol gezin...
Verilenden fazlasını da istemeyin, sahipleriniz o kadar takdir ediyor şekerim.
Artık şunu da öğrenin; köpekler istedi diye atlar ölmez ciğerim.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.